4857 sayılı İş Kanunu’nun 34’üncü maddesine göre; ücreti ödeme gününden itibaren 20 gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir.
Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır. Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.
İşçilerin ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Bu durumda işverenin lokavt hakkı olmayacaktır. Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerlerine yeni işçi alınamaz, söz konusu bu işler başkalarına yaptırılamaz. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır.
İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse işçinin bildirimsiz ve tazminatsız olarak iş akdini feshetme hakkı bulunmaktadır. Burada, işverenin kusuru veya ödeme aczi içinde bulunup bulunmaması şart olarak öngörülmemiştir. Ancak, bu fesih yolunun da iyi niyet kuralları içinde kullanılması gerekmektedir. Ücretin hesaplanmasındaki eksiklik veya ödememe durumunun düzenlilik taşıması gerekir. Bunun arızi bir durumdan kaynaklandığı anlaşılıyorsa son çare fesih düşünülmelidir.
Kanunun bu hükmü ile işverenin işçi ücretlerini ödemede 20 günlük bir gecikmenin olabileceği gibi bazı yanlış anlaşılmalara yol açtığı görülmektedir. Ancak Kanun maddesinde belirtilen 20 gün, işyerlerinde uygulanmakta olan ücret ödeme gününden itibaren 20 gün geçmesi halinde işçiye iş görme edimini yerine getirmeden ücrete hak kazanabilme hakkına ilişkindir. Böyle bir durumda işçilere herhangi bir iş yapmaksızın gecikmiş ücretleri ödenene kadar ücretlerine hak kazanma hakkı tanınmıştır.
20 günlük sürenin iş günü olarak değil takvim günü olarak kabul edilmesi gerekir. 20 günlük süre işçinin iş görmekten kaçınma hakkının ön koşulu olmasına rağmen gecikmenin mücbir bir sebep dışında gerçekleşmesi de gerekmektedir. Mücbir (zorlayıcı) sebep, örneğin işyerinde çıkan yangın ya da işyerinin sel baskınına uğraması veyahut deprem gibi halleri sıralayabiliriz.
İşçiler ücretlerinin gününde ödenmemesi durumunda ayrıca faize hak kazanacaklardır.
Bu hüküm ile ilgili olarak birçok yerleşik Yargıtay kararı da bulunmaktadır (Yargıtay 9. HD. 2006/20813 E. 2006/24258 K. 21.09.2006, Yargıtay 8. HD. 2014/17821 E. 2014/21130 K. 17.11.2014, Yargıtay 9. HD. 2011 /48206 E. 2011/42131 K. 01.11.2011).
4857 sayılı Kanunun yukarıda yer alan düzenlemesi, mutlak emredici değil nisbî emredici bir düzenleme mahiyetindedir.
Yrg. 9. HD.; T:14/04/2007, E: 2007/11016, K: 2007/11509: Ücretlerin gününde ödenmemesi nedeniyle çalışmama hakkını kullanan işçinin bu nedenle iş akdinin feshi geçersizdir ve işe iadesine karar verilmesini gerektirir.
Yrg. 9. HD.; T:02.04.2012, E:2012/11921, K:2012/10850: 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34.maddesi uyarınca, ücreti ödeme gününden itibaren 20 işgünü içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu kaçınma davranışı fesih iradesi olarak kabul edilmemektedir. İş görme ediminden kaçınma hakkını kullanan davacı işçi fesih iradesini ortaya koymadığı için fesih riski işveren üzerinde kalmıştır.
Yrg. 9. HD.; T:15.06.2010, E:2008/31534, K:2010/18798: Fazla çalışma ücreti ile bayram ve genel tatil ücretleri geniş anlamda ücret kapsamında olup, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34’üncü maddesine göre gününde ödenmemesi hâlinde bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmesi gerektir.
Saygılarımızla
VİZYON GRUBU