Para ve döviz piyasalarında istikrarı ve güveni sağlamak, hiç şüphesiz Merkez Bankası’nın en önemli görevlerinden biridir. Banka, bu amaç doğrultusunda gerekli bütün düzenleyici tedbirleri alma yetkisine sahiptir. 20 Aralık’ta Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamalar sonrasında Merkez Bankası bir takım tedbirleri hayata geçirdi. Gerçek ve tüzel kişileri kur hareketlerine karşı koruyan bir sistem geliştirildi. Ancak Türk Lirasına dönüşümün sağlanması için sistemin vergi teşvikleriyle de desteklenmesi gerekiyordu.  Bunun için ilk adım 24 Aralık 2021 tarihinde atıldı. Kur korumalı vadeli mevduat ve katılma hesaplarından elde edilen kazançlar için gelir vergisi stopaj oranı Cumhurbaşkanı kararıyla %0 olarak belirlendi. Şimdi de şirketler için yeni bir vergi istisnası getiriliyor. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen yasa teklifine göre 31 Aralık 2021 tarihi itibariyle, bilançolarındaki dövizlerini Türk lirasına dönüşümün desteklenmesi kapsamında TL'ye çeviren şirketlere kurumlar vergisi istisnası tanınıyor. Teklifin TBMM Genel Kurul’unda görüşülmesinin ardından kısa süre içerisinde yasalaşması bekleniyor.

Kur Korumalı Hesaplardan Elde Edilen Kazançlar ile Kur Farkı Gelirlerinden Vergi Alınmayacak

Yasa teklifine göre, yabancı paralarını TL'ye çeviren kurumlar vergisi mükelleflerinin, TL’ye dönüşüm nedeniyle oluşan kur farkı gelirlerinden vergi alınmayacak. Ayrıca bu kapsamda açılan vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarından elde edilecek faiz ve kar payları da vergiden istisna olacak. Kurumlar vergisi istisnası, 31 Aralık 2021 tarihli bilançolarda yer alan dövizlerin, 2022 yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşüm kuru üzerinden Türk lirasına çevrilmesi halinde uygulanacak. Aynı şartlar geçerli olmak üzere bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri de istisna uygulamasına dâhil.

Bütün bunlara ilaveten 2021 yılı için geçerli olmak üzere bir istisna daha tanınıyor. Bu istisnanın uygulanması için de mükelleflerin döviz tevdiat ve katılma hesaplarında bulunan yabancı paralarını 17 Şubat 2022 tarihine kadar Türk lirasına çevirmeleri gerekiyor. Şirketler, bu suretle elde ettikleri Türk lirası varlıklarını en az 3 ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına yatırmak zorunda. Bu şartlar dâhilinde, son geçici vergi dönemine, yani 1 Ekim - 31 Aralık 2021 tarih aralığına isabet eden yabancı paraların değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançları kurumlar vergisinden istisna ediliyor. 17 Şubat’a kadar oluşan kur farkı kazançları da vergiye tabi değil. Ancak 17 Şubat 2022’ye kadar TL’ye dönüşüm gerçekleşmezse, söz konusu vergi istisnası uygulanmayacak.

Aynı İstisna Altından Türk Lirasına Dönüşüm İçin de Geçerli

Dövizden Türk lirasına dönüşüm için sağlanan kurumlar vergisi istisnası, altın hesapları için de geçerli. Çıkarılacak yasaya göre, şirketlerin 31 Aralık 2021 tarihli bilançolarında yer alan altın hesabı ile bu tarihten sonra açılacak işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesabı bakiyelerini 2022 yılı sonuna kadar Türk lirasına çevirmeleri gerekli. Altınların bozdurulması sonrasında elde edilen Türk lirası varlığının en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirilmesi şart. İşte bu şartlar sağlandığında, Türk lirasına çevrilme tarihinde oluşan kazançlar ile dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar, kurumlar vergisinden istisna olacak.

Merkez Bankasının Vade Konusunda Değişiklik Yapması Lazım

Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle vergi istisnasından yararlanabilmek için şirketlerin en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesabı açması gerekiyor. Merkez Bankası Tebliği’nde ise tüzel kişiler için öngörülen vadeler 6 ay ila 1 yıl. Merkez Bankası’nın tebliğlerine bağlı kalmak zorunda olan bütün bankalar şirketler için en az 6 ay vadeli kur korumalı hesap açabilecekler. Dolayısıyla zaten otomatik olarak kurumlar vergisi istisnası 6 ay için açılan hesaplar için uygulanmış olacak.

Şirketlerin kısa vadeli işletme sermayesi ihtiyaçları göz önüne alındığında, kur korumalı hesabın en az 6 ay için açılabiliyor olmasını doğru bulmuyorum. Zira şirketlerin bir kısmı nakit ihtiyaçları gereği belli büyüklükte bir parayı 6 ay vadeli hesaba bağlamak istemeyebilirler. Vade tarihinden önce paranın çekilmesi halinde kur korumalı hesabın sağladığı avantajlardan ve vergi teşviğinden de yararlanılamıyor. Şirketlerin TL’ye dönüşümünü sağlamak için Merkez Bankası’nın bir tebliğ değişikliğine gitmesi ve tıpkı gerçek kişilere tanıdığı gibi şirketler için de 3, 6, 9 ve 12 ay vade hakkı tanıması lazım. Bu şekilde getirilecek vade kolaylığı ile şirketler kur korumalı sisteme daha fazla ilgi göstereceklerdir.

Finans Sektöründeki Şirketler Kapsam Dışında

Döviz ve altın hesaplarından Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi için sağlanan teşvikler, yurt içi yerleşik gerçek ve tüzel kişiler için geçerli. Ancak yurt içi tüzel kişi kapsamına bankalar ve Merkez Bankasınca belirlenen diğer mali kuruluşlar alınmamış. Dolayısıyla her ne kadar kurumlar vergisi mükellefi olsalar da,

  • Bankalar
  • Sigortacılık ve bireysel emeklilik mevzuatı çerçevesinde faaliyet gösteren kuruluşlar
  • Sermaye piyasası kurumları
  • Kitle fonlama platformları
  • Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri
  • Elektronik para ve ödeme kuruluşları
  • Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler, döviz büroları
  • Kıymetli madenler aracı kuruluşları
  • Finansal holding şirketleri

gibi şirketler bahse konu istisnadan yararlanamayacaklar.

Genel olarak mudilerin parasını kullanan, mevduat kabul edip kredi kullandıran banka ve benzeri kuruluşların sistemin dışında bırakılması oldukça yerinde bir uygulama. Finans sektörünün sisteme dâhil edildiği bir ortamda, yukarı yönlü bir kur hareketi olduğu takdirde, Merkez Bankası ve Hazine ciddi bir yük altında kalabilir. Kaldı ki, bankalar kur risklerini yönetme kabiliyet ve imkanına her zaman sahipler. Esas odaklanılması gereken taraf hiç tereddütsüz reel sektördür. Ancak örneğin elektronik para ve ödeme kuruluşları gibi kredi verme fonksiyonu olmayan, bankadan farklı olan ancak finansal sektörde kabul edilen bazı şirketler de sisteme dahil edilebilirdi. Çünkü bu şirketlerin mudilerin parasını alıp para veya sermaye piyasalarında değerlendirme gibi bir yetki ve fonksiyonları yok. Oysa bankalar, mudilerin parasını alıp başka bir bankaya yatırabilir ve faiz geliri elde edebilirler. Bu nedenle fon kullandırma işlevi olmayan şirketlere de kendi dövizlerini kur korumalı hesaplara yatırma imkanının verilebileceğini düşünüyorum. Tabi bu konuda Merkez Bankası tarafından bir belirleme yapılması lazım.

Maliye de İkincil Düzenlemelerle Uygulamayı Netleştirmeli

Şirketlere tanınan kurumlar vergisi istisnası çok yakında yürürlüğe girecek. Yasanın yürürlüğe girmesinden hemen sonra da, uygulamada akla gelen bazı soruların cevaplanması adına Maliye tarafından açıklayıcı bir tebliğin çıkarılacağını düşünüyorum. İstisna, 2021 yılının son geçici vergi dönemine isabet eden kazançları da kapsıyor. Bu istisnadan faydalanmak için dövizlerin 17 Şubat’a kadar TL’ye dönüşümü ve kur korumalı hesaplara yatırılması öngörülüyor. Bu nedenle Ocak ayının devamı veya en geç Şubat ayının ilk günlerinde uygulama detaylarının tamamen netleşmesini bekliyorum.


İsmail Vefa AK

Ortak, Yeminli Mali Müşavir

Diğer Makaleler