Merakla beklenen orta vadeli program 6 Eylül 2023’te Resmî Gazetede yayımlandı. Programda ana başlıklar halinde dünya ve Türkiye ekonomisinde gelişmelere, programın temel amaçlarına ve makroekonomik hedef ve politikalara yer verildi.

Programın kamu maliyesiyle ilgili kısımlarında vergiyle ilgili amaç ve hedefler de yer almaktadır. Bu yazımızda bu amaç ve hedefleri maddeler halinde genel hatlarıyla değerlendirip vergiyle ilgili düzenlemelerin satır aralarına ilişkin görüşlerimize yer vereceğiz.

1- Vergi yükü

Programa göre 2024 yılında, GSYH’ya oranı yüzde 24,5 olması beklenen toplam vergi yükünün (SGK primleri dahil) 2026 yılı sonunda da yüzde 24,4 olması öngörülmektedir. Yani vergi bileşenleri değişse bile vergi yükünde herhangi bir azalma öngörülmüyor. Depremin uzun süreli mali etkileri ve genişletici politikalar nedeniyle ihtiyaç duyulan kaynak nedeniyle genel kurumlar vergisi oranında (%25) ve yeni KDV oranlarında (%20 ve %10) kısa vadede bir indirim yapılmaması daha olası görünmektedir.

2- Gelir, kurumlar, katma değer vergileri kanunları ile vergi usul kanununun, vergilemede adalet, eşitlik, öngörülebilirlik ve şeffaflık ilkeleri temelinde, vergi tabanının genişletilmesi ve gönüllü uyumun artırılması, sade ve kolay uygulanabilir bir yapı oluşturulması amacıyla güncellenmesi yönünde düzenlemeler hayata geçirilecek, orta vadede doğrudan vergilerin payı artırılacaktır.

Bu eylem öncelikli reform konuları arasında yer almakta olup 2024/3. çeyrek sonuna kadar bitirilmesi öngörülmektedir. Bu eylemde bilhassa gelir ve kurumlar vergisi kanunlarının birleştirilmesi ve Vergi Usul Kanunu güncellenme çalışmalarına hız verilmesini bekleyebiliriz.

3- Kamu mali yönetiminde sürdürülebilir ve sağlıklı gelir kaynaklarının artırılması için vergi tabanının genişletilmesi ve vergilemede gönüllü uyumun artırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülecektir.

Vergi tabanı genişletilmesinin temel araçlarından birisi olan istisna ve muafiyetlerin kaldırılması başka bir maddede yer aldığından bu hedefte vergi mükellefi sayısının artırılması öne çıkmaktadır. Bunun için kayıt dışılıkla etkin mücadele gerekiyor. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde ekonomik aktivitelere yönelik tespit ve yoklamaların artması beklenebilir.

Gönüllü uyumun artırılması kapsamında gelişen bilişim altyapısı ve nitelikli verinin çoğalması nedeniyle bu dönemde idarenin izaha daveti daha etkin kullanacağını düşünüyorum. Örneğin birden fazla araç veya gayrimenkul satanların, kira gelirlerini beyan etmeyenlerin veya banka hareketlerinden yola çıkarak ticari aktivitede bulunduğu tespit olunanların izaha davete çağrılıp bu konuda gönüllü uyum göstermeleri istenebilir.

4- Vergi politikalarında büyüme ve sosyal adalet ilkeleri ekseninde yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı ve rekabet ortamını destekleyen gelir politikalarının önceliklendirilmesine devam edilecektir.

Bu maddeden somut bir çıktı devşirmek zor. İlk akla gelen yatırım teşvik müesseselerinin devamlılığının sağlanması. Bu kapsamda yatırım teşvik düzenlemelerinin, teknokentlerle ve Ar- Ge ile ilgili vergi istisnalarına devam edileceğini anlıyorum. Başka bir deyişle vergi istisna ve muafiyetlerinin azaltılması bu alanlarda olmayacak.

5- Karbon vergisi niteliği taşıyan vergiler gözden geçirilecek ve tamamlayıcı karbon vergisi dahil karbon fiyatlandırma araçlarının kalkınma ve yatırım ortamı üzerinde yol açacağı ekonomik ve sosyal etkiler analiz edilecektir.

Enerji tüketiminde verimliliğin artırılması, iklim değişikliği ve çevre kirliliği ile mücadele edilmesine yönelik vergi uygulamalarına devam edilecektir.

Avrupa Birliği çok da uzak olmayan bir vadede ithal ettiği karbon ayak izine sahip mallara karbon emisyon oranına göre vergi uygulayacak. Daha çok demir-çelik, çimento, cam, seramik ve plastik sanayileri etkilemesi beklenen vergi elbette ciddi bir maliyet artışına ve rekabet dezavantajına neden olacak. Bu nedenle önümüzdeki dönemde başta bu vergiden en çok etkilenecek sektörler olmak üzere bazı sektörler için yenilenebilir enerji teşvikleri veya müeyyideleri getirebilir. Karbon vergisi yerine geçecek ve yurtiçinde uygulanacak telafi edici bir vergi türü de bekleyebiliriz.

6- Vergi harcamaları gözden geçirilecek, etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimler kaldırılacaktır.

Bu eylem vergiyle ilgili bitiş tarihi/takvimi bulunan başlıklardan birisi. Hedefe göre bu eylemin kanun değişikliğiyle yapılması ve 2024’ün 3. çeyreğine kadar yetişmesi gerekiyor.

Bu konuda yakın dönemde somut adımlar atıldı. Örneğin şirket aktiflerinde bulunan gayrimenkul satışlarındaki kurumlar vergisi ve KDV istisnaları kaldırıldı. Bununla birlikte vergi kanunlarında yüzlerce istisna bulunuyor. Bu istisnalardan çok büyük bir kısmının orta vadeli program döneminde de kaldırılmayacağını düşünüyorum. Bununla birlikte belirli bir sektör veya gruptan ziyade geneli ilgilendiren ve vergi harcaması miktarı yüksek olan bazı istisnaların kaldırılması daha mümkün görünüyor.

Bu kapsamda örneğin gerçek kişilerin 5 sene elinde bulundurduğu gayrimenkulleri satışlarında uygulanan gelir vergisi avantajı kaldırılabilir. Basit usule tabi mükelleflerin gelirleri hali hazırda vergiden istisna. Bu mükelleflerden de götürü vergi alınması gündeme gelebilir.

7- Kamu gelirlerine yönelik tahsilat performansı artırılacak, vergi cezaları caydırıcılığı güçlendirecek şekilde gözden geçirilecektir.

Seçim sonrasında Hazine ve Maliye Bakanlığının tahsilatla ilgili çalışmalarını yoğunlaştırdığı artık herkesin malumu. Vergi daireleri borçlu mükellefleri görüşmeye çağırıyor, borçların kısa süre içerisinde kapatılması talep ediliyor. Hedef yılbaşına kadar borçların büyük kısmının ödenmesini sağlamak. Birçok mükellefe haciz işlemi de uygulanmakta.

Tahsilat performansının artırılması amacıyla bugün yapılan bu uygulamanın düşük yoğunlukta da olsa devam etmesi beklenebilir. Özellikle yerel seçimlerden sonra tahsilat odaklı hamlelerin devam edeceğini, vergi müfettişlerinin de uygulamalarda rol alabileceğini düşünüyorum.

Öte yandan vergi cezalarının caydırıcılığının artırılması amacıyla Vergi Usul Kanunundaki Cezalar kitabı güncellenebilir. İdarede benim de bulunduğum dönemde cezalara yönelik kapsamlı çalışmalar yapılmıştı. Bu çalışmaların tekrar gündeme gelmesi olası. Öte yandan zaman içerisinde bu kitapta birçok düzenleme de yapıldı (Tekerrür hükümlerinde ve cezada indirimde yapılan değişiklikler gibi). Bu dönemde bilhassa usulsüzlük cezalarının güncellenmesi ve sadeleştirilmesi gerçekleştirebilir. Vergi zıyaında cezalar hali hazırda yüksektir. Uzlaşma ve cezada indirimle zaten %20’ler seviyesine gelmektedir. Bu ceza grubunda kesilen cezaları yükseltmekten ziyade düşürmek etkinliği artırabilir. Ayrıca Vergi Usul Kanununda yer alan adli cezalar ile idari cezaların münasebetinin yeniden kurgulanması beklenebilir.

8- Vergi istatistikleri ve bu alandaki raporların daha kapsamlı bir şekilde yayımlanması sağlanacaktır.

Güncel mükellef sayıları, sektörel bazda vergi tahakkukları, vergi harcamalarının daha ayrıntılı olarak gösterilmesi ve iller bazında istatistiklerin daha sık yayımlanması ilk aklımıza gelenler. Dönem dönem gelişen ve gelişmekte olan ülkelerle olan karşılaştırmalı vergi istatistiklerinin yayımlanması da faydalı olacaktır.

9- Dijital faaliyetlerdeki kayıt dışılığı kavrayacak ve yatırım ortamının cazibesini artıracak vergi uygulamaları geliştirilecektir.

Yeni dönemde elektronik ticaret mecralarından satış yapanların kavranmasına yönelik eylemlerin artmasını bekleyebiliriz. Ayrıca her ne kadar sosyal platformlar üzerinden satış yapanlara yönelik tevkifat uygulamasına geçilmiş olsa birçok kişinin hala kayda alınmadığını düşünmekteyiz. Bu iki grupta bulunan kişilerin tespit edilmesi ve bu kişilerin cezalı tarhiyatlara muhatap olması son derece olasıdır.

10- Dijital olarak alınıp satılabilen ve transfer edilebilen, dijital bir değeri temsil eden sanal varlıklar kullanılarak yapılan işlemlere yönelik mevzuat çalışmaları sürdürülecektir.

Bu konu öncelikli reform alanlarından birisidir. Hedeflenen düzenlemeler kanunla ve 2024/4. Çeyrek sonuna kadar yapılacaktır.

Burada kesin bir taahhütten kaçınıldığı görülüyor. Bunun sebebi kripto varlıklar, NFT gibi varlıkların tam olarak ne olduğu ve nasıl vergilendirilmesi gerektiğiyle ilgili uluslararası bir konsensus bulunmaması. TCMB ve MASAK mevzuatında bazı düzenlemeler yer almakla birlikte yerel mevzuatımızda henüz kapsayıcı/çerçeve düzenlemeler mevcut değil.

Bu konuda en olası ve makul senaryo öncelikle kripto varlıklara yönelik kanun bazında düzenleme yapılarak piyasayı regüle edecek otoritenin belirlenmesi, bu otoritenin asgari kriterleri açıklayarak sistemi regüle etmesi ve regüle edilmiş bir piyasada yetkilendirilmiş aktörlerin vergi sorumlusu kılınmasıdır.

Örneğin çıkarılacak kanun sonrasında lisans sahibi kılınacak kripto varlık kuruluşlarının alım-satımına aracılık ettiği kripto varlık satışında stopaj yapması gündeme gelebilir.

11- Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde müktesebata ve üyesi olduğumuz diğer uluslararası kuruluşlarca vergisel alanda belirlenen standartlara uyum çalışmalarına devam edilecektir.

Burada en güncel ve olası düzenleme global asgari kurumlar vergisi uygulamasının hayata geçirilmesi olacaktır. Düzenlemenin bir ayağına göre yıllık cirosu 750 milyon Euro üzerinde olan çok uluslu işletmelerin faaliyet gösterdikleri ülkelerde elde ettikleri kazançlar üzerinden o ülkede %15 kurumlar vergisi ödemesi öngörülmektedir.

2024 yılının asgari kurumlar vergisiyle ilgili gelişmelerin yaşanacağı bir yıl olması kuvvetle muhtemeldir.

12- Uluslararası ölçekte yatırım yapan Türk şirketlerinin korunması için uluslararası vergilendirmede güncel düzenlemelerden doğacak hak kayıplarına yönelik aktif bir diplomasi izlenecektir.

Bu dönemde çok taraflı vergi anlaşmalarının (MLI) yürürlüğe girmesi beklenebilir. Anlaşmanın onaylanması ile birlikte Türkiye’nin taraf olduğu çok sayıda vergi anlaşması değişecektir. Değişen hükümlerle ilgili çifte vergilendirme anlaşmalarının avantajlarından yararlanan Türk şirketlerinin durumları konusunda proaktif olunacağını anlıyoruz.