Haftalardır gündemi meşgul eden torba kanun nihayet Resmî Gazete’de yayımlandı. Vergi kanunlarında onlarca madde değişti, yeni maddeler geldi.

Daha sırada bekleyen birçok değişiklik var. Başta gayrimenkullere yönelik olmak üzere birçok vergisel düzenlemeyle ilgili Maliye’nin çalışmalar yürüttüğünü, ancak ekonomik konjonktür gereği bazı düzenlemeleri rafa kaldırıldığını biliyoruz.

Sahi bu kadar değişiklik biraz kafa karıştırmıyor mu?

DÜNYA’DA DA MALİ İŞLER HEP BÖYLE!

Dünya geneline baktığımızda, vergi kanunlarının oldukça karmaşık olduğunu ve sıklıkla değişikliğe uğradığını görüyoruz. 

Neden mi? 

Çünkü ekonomi değişiyor, yaşam tarzı değişiyor, iş yapma biçimleri değişiyor. Doğal olarak mali yasalar da bu değişiklikleri takip ediyor. 

Bundan 20 sene önce Uber, Booking veya Linkedin gibi platformlar var mıydı? Veya bu kadar yaygın mıydı?

YouTube veya Instagram üzerinden yürüyen bir ekosistem var mıydı?

Bitcoin’den zengin olan var mıydı?

Hayatımıza giren her yenilik, kendi ekosistemini meydana getiriyor. İş yapma biçimi değiştikçe, yeni gelir ve işlem türleri geliştikçe, mâli yasalar da değişiyor. 
Bu, her ülkede böyle. 

PEKİ DÜNYAYA KIYASLA BİZ NEREDEYIZ?

Hukuk sisteminin karmaşıklığı ve iş yapma kolaylığı üzerine uluslararası literatürde birçok çalışma var. Açık kaynaklardan rahatlıkla ulaşabilirsiniz. 

Bu çalışmaların güvenilirliği her zaman tartışmaya açık olsa da, uluslararası karşılaştırmalar yapmanın başka bir yolu yok gibi.
Yapılan araştırmaları Türkiye özelinde incelediğimizde çarpıcı sonuçlara ulaşıyoruz.
Örneğin; 2019 yılında Dünya Bankası bir rapor yayımlıyor. Vergiye uyum için harcanan süre ve ödeme sayısı gibi kriterler ele alınarak dünyadaki “vergi karmaşıklığı” durumu araştırılıyor. 190 ülke için yapılan çalışmada “vergi kolaylığı” sıralamasında Türkiye 88’inci sırada. 

Bu çalışmada vergi cennetlerinin en üst sıralarda olduğunu gözlemliyoruz.

Bir başka çalışma daha...

Dünya Bankası'nın 2020 yılı "Doing Business" Raporu…

Bu rapora göre Türkiye, iş yapma kolaylığı listesinde 33. sırada yer alıyor. Bu sıralama, Türkiye'nin iş yapma kolaylığı açısından dünya genelinde göreceli olarak rekabetçi bir konumda olduğunu gösterse de, G-20 üyesi olan ülkemiz için yeterli bir sıralama olmadığını söylememiz lâzım.

Dünya Bankası 2021 yılından beri bu konuda rapor yayımlamıyor. Zira bu çalışmaların Çin tarafından manipüle edildiği iddiaları ortaya atıldı. En son rapor 2020 yılına ait. Raporun sona erdirilmesi, küresel iş dünyasında büyük bir boşluk yaratsa da, başkaca özel kuruluşlar tarafından farklı çalışmalar yapılıyor.  

İşte bir başka çalışma…

Bu çalışma, TMF Group diye Amsterdam merkezli bir kuruluş tarafından yapılmış. 

TMF Group'un büyük hissedarlarından CVC Capital Partners’ın, Birleşik Krallık merkezli, diğer büyük hissedar olan Abu Dhabi Investment Authority’nin ise Birleşik Arap Emirlikleri'ne ait olduğunu not edelim. 

Bu kuruluş tarafından yapılan çalışmanın adı, Global Business Complexity Index, yani Küresel İş Karmaşıklığı Endeksi.

TMF Group'un yayınladığı bu rapor, iş dünyasında karşılaşılan zorlukları ve karmaşıklıkları gözler önüne seriyor. Sonuç olarak, hangi ülkelerde iş yapmanın daha kolay olduğunu ve hangi ülkelerde daha fazla engelle karşılaşıldığını ortaya koyuyor. Araştırma; 2022, 2023 ve 2024 yılı verilerini içeriyor. Yani güncel bir araştırmadan bahsediyoruz. Raporda, Türkiye iş yapma karmaşıklığı konusunda 6’ncı sırada bulunuyor. Yunanistan, Fransa ve Kolombiya ilk üç sırayı paylaşıyor. Raporda Türkiye, “en karmaşık hukuki mevzuata” sahip ilk 10 ülke arasında sayılırken, vergi kanunlarında sürekli değişiklik yapılması ve değişen yasaları takip etmenin zorluğuna vurgu yapılıyor. 

DURUM GİDEREK KARMAŞIKLAŞIYOR!

Bu araştırmaların üzerinde tartışılabilir ve bu tartışmaların hepsi kıymetli. Ancak biz ne görüyoruz, ne yaşıyoruz; o daha önemli. 

Yani Türkiye’de mevzuatı takip etmek zor mu, kolay mı? Onu soruyorum.

Mesela, kurumlar vergisini ele alalım. 

Eski kurumlar vergisi kanununda vergi oranı %30’du. 2006 yılından beri bu oran %20’ye sabitlenmiş ve uzun süre bu istikrar devam etmişti. Ancak son yıllarda yapılan değişikliklerle belki de tarihin gördüğü en karmaşık oran uygulamasıyla karşı karşıyayız. 
Kurumlar vergisi oranı hesaplarken insan eline kağıt kalemi alıp, yazıp çizip ancak bir sonuca varabiliyor.

Zaten oran istikrarı da bir türlü yakalanamadı.

Mesela 2018, 2019 ve 2020’de kurumlar vergisi oranı %22 olarak uygulandı.  2021’de %25’e çıkarıldı, sonra 2022’de %23 olarak uygulandı. 2023’te %23 olarak uygulanırken, sene içinde tekrardan artış yapıldı ve %25 olarak belirlendi. Şu an, normal şirketlerin kurumlar vergisi oranı %25 ama; banka ve finans sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin vergi oranı %30.

O kadar farklı ve çok parametre var ki… 

Mesela, bir şirket ilk defa ve %20 açıklık oranıyla borsaya açılmışsa, kurumlar vergisi oranı 2 puan indirimli olarak uygulanıyor. Yani %25’lik genel oran olduğunu düşünürsek, halka açık şirketlerde kurumlar vergisi oranı ilk 5 yıl için %23 oluyor.

Eğer şirketin imalat kaynaklı geliri varsa 1 puan indirimi var. Burada vergi matrahını ayrıştırıyoruz. Yani imalat gelirlerine %24, diğer gelirlere %25 vergi oranı uygulanıyor.
İhracat kaynaklı bir gelir varsa, 5 puan indirim yapılıyor. Yani ihracat gelirlerine %20, diğer gelirlere %25.

Bölgesel teşviklerin durumuna göre farklı oranlarda indirimli kurumlar vergisi uygulamaları var.

Şimdi de yurt içi ve yurt dışı asgari kurumlar vergisi getiriliyor. Bunların da apayrı kuralları var.

Kafamız biraz karıştı değil mi?

Diğer Vergilerde de Durum Farklı Değil!

Mesela Katma Değer Vergisi… Yani vallahi, istisnaları saymaya kalkışmak bile cesaret istiyor. 

Mesela 13’üncü maddeyi ele alalım. İstisnalar (a) bendinden başlıyor, (n) bendine kadar devam ediyor. Tam 16 tane…

Hele bir 17’nci madde var ki… İlk 3 bentte farklı bir sürü istisna var ama, esas felaket 17’nci maddenin 4’üncü bendinde. 

İstisnalar (a) bendinden başlıyor… Ve evet, (z) bendinde bitiyor! Alfabenin bütün harfleri kullanılmış durumda.

Kanun’un geçici maddelerinde bile istisnaları saymaya devam edebilirsiniz.
Diğer vergi kanunları da ne yazık ki bu şekilde. Onlarca istisna ve indirim… Her bir istisna ve indirimin ayrı şartları ve alt kırılımları var.

Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Mevzuatımız karışık ve giderek karmaşıklaşıyor.

Sadeleşmemiz Lâzım!

En nihayetinde temel amaç belli. 

Kamu giderlerini karşılamak için yeterli vergi toplamak, uygun maliye politikalarıyla ekonomik hedeflere ulaşmak.

Orta Vadeli Programdaki hedeflere bir bakalım. 

  • Etkin, basit ve daha âdil bir vergi sistemi oluşturmak.
  • Doğrudan vergilerin payını artırmak.
  • Yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı teşvik etmek.
  • Sürdürülebilir büyümeyi desteklemek.

Bunlar OVP’nin vergi hedefleri.

Getirilen kanunların adil olup olmadığı veya ekonomiye olan etkilerinin hepsi tartışmaya açık. Ancak mali sistemimizin hiç de basit olmadığını kendimize itiraf etmemiz lâzım. 

Artık Sorumluluk Alınmalı

Geçmiş haberleri tararken vergi reformlarıyla ilgili bazı haberlere rastladım. İşte bazıları…

TRT Haber’in Ağustos 2017 tarihli haberinden:

Maliye Bakanı Naci Ağbal; “Vergi kanunlarının basit ve mükellef tarafından anlaşılabilir olması gerektiğine işaret ederek, "Sık sık kanunlar değişmemeli, tebliğler sık sık değişmemeli, yönetmelikler sık sık değişmemeli. Mükellefin anlayacağı bir dilde yazılmalı ve uygulanmalı." 

Anadolu Ajansı Aralık 2018 tarihli haberi:

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak; "Vergi sistemimizi daha basit, etkin, geniş tabanlı ve daha adil bir yapıya kavuşturmak için vergi mevzuatımızın sadeleştirilmesine yönelik çalışmalarımız başta olmak üzere, 2019 yılı bu anlamda çok etkin bir yıl olacak." 

Anadolu Ajansı’nın Ağustos 2023 tarihli haberi:

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz;”… Önümüzdeki dönemde, bu yönde birtakım çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu vergi artışı azalışı değil. Bu vergi sisteminin modernize edilmesi, güncellenmesi, sadeleştirilmesi, daha dengeli hale getirilmesi diyelim." 

Görüldüğü gibi, mevzuatımızın karışık olduğu konusunda herkes fikir birliği içerisinde! Hem de her dönemde aynı fikirler ileri sürülüyor. Geçmişten gelen bir konu bu!
Vergiyi sadeleştirmek ve basitleştirmek hep temel hedef olmuş. Ancak bu sadeleşme ve basitleşme hedefine pek de varılamadığını görüyoruz. 

Vergi gibi çok teknik bir konuda bürokratların da siyasileri doğru yönlendirmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Başarılabilir!

Ak Parti hükümetleri bugüne kadar Türk Ceza Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu gibi dev kanunları en baştan yazdı. Sermaye Piyasası Kanunu yine bu dönemde sil baştan kaleme alındı. Ekonomi ve hukuk alanının en belirleyici kanunları yeniden yazıldı. 

Hatta 2006 yılında Kurumlar Vergisi Kanunu da yenilendi. Ancak diğer vergi kanunlarında aynı reformlar yapılamadı. Ve hatta her bir kanunda küçük küçük onlarca değişiklik yapılarak, uygulamalar karmaşıklaştı. Takip etmek zorlaştı.

Bütçe ihtiyaçları için vergi oranları artırılabilir, istisnalar kaldırılabilir. 

Değişikliğe her zaman ihtiyaç duyulabilir. Ancak hepimiz için en büyük problem; vergi uygulamalarındaki belirsizlik, öngörülemezlik ve istikrarsızlık. 

Kanunlardaki basitlik, sadelik ve istikrar aynı zamanda gelişmişliğin de bir göstergesi bana göre.

Ben, artık bu sefer, vergi kanunlarının baştan aşağı ele alınıp, adamakıllı reformlar yapılacağına can-ı gönülden inanıyorum. Zira, bu yönetim ve bürokrat kadrosu, bunların hepsini yapacak kapasitede. 

Önümüzde de seçimsiz yeterli bir süre var. İnşallah değerlendirilir!


İsmail Vefa AK

Ortak, Yeminli Mali Müşavir

Diğer Makaleler