Vergi, bir süredir ülkenin yoğun gündeminde kendine yer bulmaya devam ediyor. İş insanlarından sokaktaki vatandaşa kadar neredeyse herkes, az ya da çok, vergiler hakkında konuşuyor. Bunun arkasında, hükümetin izlemeye çalıştığı sıkı vergi politikasının uygulamaya yansımaları yatıyor. Bu politikanın temel motivasyonu, bütçenin finansmanında sağlıklı ve sürdürülebilir bir kaynak olarak görülen vergilerde adalet ve etkinliği sağlamaktır. Bu hedeflerin kısa dönemde bir reformla yapılamayacağı ise aşikâr. Bu sebeple, sistemi zorlamadan zamana yayarak etkinliği artırıcı önlemler devreye alınıyor: Vergi harcaması olarak adlandırılan istisna, muafiyetler ve indirimler daraltılıyor ya da kaldırılıyor, caydırıcılık amaçlı olarak vergi cezalarının kapsamı ve tutarı artırılıyor, vergi alacaklarının tahsilatında taviz verilmiyor, kayıtdışılıkla mücadelede denetimlere hız veriliyor. Bunlar yapılırken kurumsal iletişim de gönüllü uyumu sağlamada etkili bir araç olarak kullanılıyor. Kamuoyuna sık sık çarpıcı denetim konuları ve sonuçları paylaşılarak caydırıcılık sağlanmaya çalışılıyor.
Öyle görünüyor ki vergi denetimleri, sözünü ettiğimiz politika çerçevesinde özellikle öne çıkarılıyor. Bu bağlamda, vergi denetiminde önemli bir dönüşümün yaşandığını gözlemliyoruz. Vergi denetimi, geleneksel hantal yapısından, teknolojiyi etkili kullanan, hızlı hareket eden ve hedeflerini riske dayalı analitik çalışmalarla belirleyen bir yapıya evriliyor. Bunun dışa yansıyan dikkat çekici örneklerinden birisi de izaha davet yönteminin daha etkin kullanımıdır. Başlığa da aldığımız üzere, Maliye bugünlerde risk analizine dayalı yaptığı ön tespitlerden yola çıkarak yoğun bir şekilde mükellefleri izaha davet ediyor. İzaha davetin amacı, hedefi ve avantajlarını ele almadan önce, genel olarak vergi denetimi kavramına değinmekte fayda var.
Yapışık ikizler: Beyan esası ve vergi denetimi
Modern vergi sistemlerinin önemli unsurlarından biri de beyan esasıdır. Vergi mükellefleri, vergi hesaplamasına esas tutarları mevzuat çerçevesinde kendileri belirleyip, bir beyanname ile vergi dairesine bildirirler. Vergi idaresi, kendisine bildirilen bu tutarların tam ve doğru olduğunu beklemekle birlikte bunu çeşitli enstrümanlarla kontrol etme hakkını da elinde tutar.
Vergi idaresinin, kendisine beyan edilen vergi tutarlarının doğruluğunu araştırmak ve sağlamak için kullandığı en etkili araç, vergi incelemeleridir. Bu incelemeler, esas olarak vergi müfettişlerince yerine getirilir. Belirli ve sıkı prosedürlere tabidir. Bu yüzden sonuçlanmaları uzun zaman alabilir. Vergi idaresi açısından etkinlik kaybına, mükellef açısından ise maddi ve manevi yıpranmaya ve mağduriyetlere yol açabilir. Bir başka deyişle, uyum maliyetleri yükselir. İşte bu yüzden teknolojinin sağladığı kolaylıklar da kullanılarak vergi incelemesine başlamadan önce izaha davet mekanizması ile son kez mükellefe bir fırsat ve imkân verilmiş oluyor.
İzaha davet nedir?
İzaha davet, Maliye’nin mükellefler, kamu idareleri ve mükellefle işlemde bulunanlardan topladığı büyük veriyi (big data) kullanarak yaptığı analizler sonucunda ulaştığı, verginin eksik ödendiğine ilişkin ön tespit ve bulguları muhataplarına sorarak, izahını yapmalarını ve gerekiyorsa eksik ödenen verginin mükellef tarafından tamamlanmasının istenmesidir. Bu yöntem, 2016 yılında Vergi Usul Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle vergi sistemimize dahil edilmiştir.
İzaha davet, mükelleflere (potansiyel mükellefler de olabilir) tebliğ edilen bir yazı ile yapılıyor. Yazıda, yapılan ön tespitle ilgili yasal açıklamalara yer verilerek mükelleften, bu tespitle ilgili izahatını dayanaklarıyla yapması isteniyor. Bu davete süresinde (30 gün) cevap verilmez ya da yapılan izahat, ilgili değerlendirme komisyonunca mevzuata uygun görülmez ise konu vergi müfettişlerince yürütülecek bir vergi incelemesine dönüşüyor. Elbette bir diğer seçenek, mükellefin Maliye’nin yaptığı tespiti kabul etmesidir. Başka bir deyişle, mükellefin hatasını kabul etmesidir. Bu durumda mükellefin aksiyon alarak ilgili beyannamesini düzeltmesi gerekiyor. Düzeltme sonucunda eksik ödenmiş vergiler ödemenin geciktiği her ay ve kesri için gecikme zammı oranında hesaplanan “izah zammı” ve eksik ödenen verginin %20’si kadar vergi zıyaı cezası (bu ceza tutarı için ayrıca uzlaşma talep edilebilir) ile ödeniyor. Aynı tespit vergi incelemesi ile yapılmış olsaydı kesilecek ceza eksik ödenen verginin bir katı kadar olacaktı. Dolayısıyla, bu müessese, cezalarda önemli bir avantaj sağlayarak mükellefi ağır müeyyidelerden koruyor.
Sonuç olarak, izaha davet uygulaması, vergi idaresi ile vergi mükellefleri arasındaki uyuşmazlıkların azaltılmasına, vergilendirme ile ilgili süreçlerin açıklığa kavuşturulmasına, vergi denetimlerinin kısa zamanda neticelenmesine ve vergiye gönüllü uyumun artırılmasına katkı sağlayan son derece etkili ve verimli bir yöntemdir.
İzaha davet yaygınlaşacak
İzaha davet yöntemi, vergi sistemimize 2016 yılında girmiş olmakla birlikte uygulama örnekleri daha çok 2020 yılında yapılan ikincil düzenlemeler sonrasında görülmüştür. Başlangıçta daha çok sahte belge kullanımlarına yönelik işletilen bu yöntem, gelinen noktada risk analizlerine dayalı bulgulardan elde edilen tespitlerle daha etkin bir şekilde kullanılıyor.
Geçtiğimiz günlerde, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergi beyanları açısından riskli olduğu değerlendirilen 3 bin 400 büyük şirketin "izaha davet" edileceğini açıklamıştı. Bakan Şimşek, analizlere dayalı olarak pek çok konu başlığı belirlendiğini, risk tespit edilen mükelleflerden izah isteneceğini açıkladı.
OVP’de yer alan “izaha davet süreçlerinin dijital platformlar üzerinden yürütülmesi için gerekli altyapı oluşturulacak, izlenebilirliğin ve şeffaflığın artırılması sağlanacaktır.” hedefi de bu yönteme verilen önemi gösteriyor.
Gelir İdaresi Başkanlığı yıllık faaliyet raporuna göre, 2022 yılında izaha davet edilen mükellef sayısı 91.939 iken bu sayıda 2023’de 149.078’e yükselmiştir. 2024 yılında bu sayının oldukça yükseleceğini tahmin etmek zor değil.
İzaha davetin öne çıkan konuları neler?
Vergi denetimi, dijital dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu süreçte; kayıtdışı ekonomik faaliyetleri kavramak ve eksik beyan edilen vergileri tespit etmek için Risk Analizi Değerlendirme ve Araştırma (RADAR) Sistemi oluşturulmuş. Bu sistemin mali ve ekonomik verilerin entegrasyonu ve bu verilerin sektörel ve mükellef bazlı risk senaryolarını beslemesi suretiyle geliştirilmesi hedefleniyor. Yapay zekâ tabanlı sistemler, vergi kaçakçılığı gibi kangrenleşmiş konulara çözüm bulmak amacıyla kullanılıyor. Maliye elindeki büyük veri ağını, teknolojik araçlarla analiz ederek kayıtdışı ekonomiye ilişkin tespit ve bulgulara ulaşabiliyor.
Kamuoyuna yansıyan bilgilerden ilk etapta izahı istenecek otuz başlığın belirlendiği anlaşılıyor. Bunlardan öne çıkan bazıları şunlardır:
- Beyanname üzerinde yararlanılan istisna ve indirimlerin doğru uygulanıp uygulanmadığı
- Enflasyon düzeltmesinin mevzuata uygun yapılıp yapılmadığı
- Beyannameler üzerinde matrahta yapılan indirim konularına ilişkin olarak yasal oranların aşılıp aşılmadığı
- Gerçek kişilerden aktif vergi mükellefiyeti olmayıp banka hesaplarında sayı ve kaynak çeşitliliği yüksek olanların durumu
- Şirketlerde kâr payı dağıtımı durumunda vergi kesintisi yapılıp yapılmadığı
- E-ticaret platformlarından ticaret yapanların gelir beyanlarının doğru olup olmadığı
- Sosyal medya üzerinden elde edilen gelirlerin tam beyan edilip edilmediği
- Finansman gider kısıtlamasının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı
- Şirketlere alınan lüks saat, tablo ve antika vb. eşya ve araçların işle ilgili olup olmadığı
- Kredi ve tapu bilgilerinden yola çıkılarak gerçek kişilerin gayrimenkul alım satımlarından doğan gelirlerinin beyan edilip edilmediği