I- KISA BİR AÇIKLAMA

 

“Zaman aşımı” sözlükte süre aşımı olarak tanımlanmaktadır.[1] “Hak düşürücü süre” sözlükte hakkı ortadan kaldıran süre aşımı olarak tanımlanmaktadır.[2]

Bazı hakların kanunen belirlenen süre içerisinde kullanılmaması, hakkın sona ermesi sonucunu doğurur. Bu tür sürelere hak düşürücü süre denir ve kamu yararı amacı ile düzenlenmişlerdir. Zamanaşımından farkları şunlardır;

-Hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınır, tarafların bunu öne sürmelerine gerek yoktur.

-Durması veya kesilmesi söz konusu olmaz.

-Defi değil, itiraz niteliğindedir.[3]

Zaman aşımı, kanunda belirtilen koşullarda, belirli bir zamanın geçmesiyle bir hakkı kazanma ya da bir sorumluluktan kurtulma durumunu ifade eder. Bir hak kazanma durumunda kazandırıcı zamanaşımı[4], bir sorumluluktan kurtulma durumunda ise düşürücü zamanaşımı[5] söz konusudur.

Zamanaşımına uğramış bulunan bir borç tamamen ortadan kalkmamakta, yalnızca talep ve dava edilebilirlik niteliğini yitirmektedir. Zamanaşımına uğrayan alacağını isteyen alacaklı, borçlunun zamanaşımı def’i ile karşılaşacak ve alacağını tahsil edemeyecektir. Buna karşılık zamanaşımına uğrayan borcunu ödeyen borçlu ise sonradan ödediği şeyi geri isteyemeyecektir. Zamanaşımı bu nedenle hukuk öğretisinde eksik borçlar olarak nitelenen borçlar grubu arasında ele alınır.

Bu makale çalışmamızda, iş ve sosyal güvenlik mevzuatında zaman aşımı ve hak düşürücü süreler değerlendirilecektir.

 

II- 5510 SAYILI KANUNDA ZAMANAŞIMI-HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRELER

1- Hizmet Tespiti

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “prim belgeleri ve işyeri kayıtları” başlıklı 86’ncı maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre; “Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca[6] tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.”

Bu madde hükmünde geçen 5 yıllık süre, yerleşmiş içtihatlara ve SGK uygulamasına göre hak düşürücü süre niteliğindedir. Bu bakımdan, sürenin mahkeme tarafından kendiliğinden ve görevi gereğince göz önünde tutulması gereklidir. Bu sürenin başlangıcı, sigortalının işyerinde ayrılma yılının bitimidir.

2. SGK Alacaklarının Tahsili

5510 sayılı Kanunun “primlerin ödenmesi” başlıklı 88’inci maddesinin on altıncı fıkrasına göre; “ Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci,[7] 102 nci[8] ve 106 ncı[9] maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.”

5510 sayılı Kanunun “devir, temlik, haciz ve Kurum alacaklarında zamanaşımı” başlıklı 93’üncü maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre; “ Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zamanaşımına tâbidir. Kurumun prim ve diğer alacakları; mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş ise rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise bu soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuş ise bilgi ve belgenin Kuruma intikal ettiği tarihten itibaren, zamanaşımı on yıl olarak uygulanır. Bu alacaklar için 89’uncu madde gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı, 88’inci maddede belirtilen ödeme süresinin son gününü takip eden günden itibaren uygulanır. Bu Kanuna dayanılarak Kurumca açılacak tazminat ve rücu davaları, on yıllık zamanaşımına tâbidir. Zamanaşımı tarihi; rücu konusu gelir ve aylıklar bakımından Kurum onay tarihinden, masraf ve ödemeler için ise masraf veya ödeme tarihinden itibaren başlar. Zamanaşımından sonra yapılan ödemeler kabul edilir…”

Ödeme vadesi 01.10.2008 tarihi[10] veya sonraki bir tarihte sona eren sigorta primi ve işsizlik sigortası primi alacakları, yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.

3. Yanlış Veya Yersiz Olarak Alınan Primler

5510 sayılı Kanunun “prim borçlarına halef olma, gecikme cezası ve gecikme zammı ile iadesi gereken primler” başlıklı 89’uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “ Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanunî faizi ile birlikte geri verilir. Kanunî faiz, primin Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden ay başından, iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanır...”

Yanlış veya yersiz olarak alınmış olduğu anlaşılan primler, alındıkları tarihlerden 10 yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere ve sigortalılara geri verilir. Söz konusu süre, Yargıtay’a göre bir zamanaşımı süresidir. Ancak, 10 yılın geçmesiyle Kurumun geri verme yükümü de sona ereceğinden sürenin, hak düşürücü süre olarak kabulü mümkün görülmektedir.

4. İş Kazası, Meslek Hastalığı, Vazife Malullüğü Ve Ölüm Hallerinde Gelir Ve Aylıklar

5510 sayılı Kanunun “zamanaşımı, hakkın düşmesi ve avans” başlıklı 97’nci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına göre; “ Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullük ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar.  Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre ispat edenler hakkında, yukarıdaki hükümler uygulanmaz. Kısa vadeli sigorta kollarından ve ölüm sigortasından kazanılan diğer haklar, hakkın doğduğu tarihten itibaren beş yıl içinde istenmezse düşer. Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklarını tahakkuk ettirildiği tarihlerden itibaren aralıksız on iki  ay sonuna kadar tahsil etmeyenlerin gelir ve aylıkları, gelir ve aylık bağlanma şartlarının devam edip etmediğinin tespiti amacıyla durdurulur. Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin alacakları, hakkı doğuran olayın öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren ise beş yıl sonunda düşer.”

İş kazaları, meslek hastalıkları, vazife malullüğü ve ölüm sigortalarından bağlanması gereken gelir ve aylıklar, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar (Zamanaşımı süre). Talep tarihi 5 yılı aştığında, talep tarihinden geriye doğru 5 yıllık kısmı hak sahiplerine ödenir. Geriye kalan kısım ise zamanaşımına uğrar.

Kısa vadeli sigorta kollarından ve ölüm sigortasından kazanılan diğer haklar ise, hakkın doğduğu tarihten itibaren 5 yıl içinde istenmezse düşer (Hak düşürücü süre).

5. İdari Para Cezaları

5510 sayılı Kanunun “Kurumca verilecek idarî para cezaları” başlıklı 102’nci maddesinin yedinci fıkrasına göre; “ İdarî para cezaları on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar.”

5510 sayılı Kanunda öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında uygulanacak olan idari para cezalarının, en geç fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl içinde tebliğ edilmesi gerekmektedir. Fiilin işlendiği günden itibaren 10 yıl içinde tebliğ edilemeyen idari para cezaları zamanaşımına uğrar.

6. İşyeri Kayıtlarının Saklanma Süresi      

5510 sayılı Kanunun “prim belgeleri ve işyeri kayıtları” başlıklı 86’ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre; İşveren, işyeri sahipleri; işyeri defter, kayıt ve belgelerini ilgili olduğu yılı takip eden yıl başından başlamak üzere on yıl süreyle, kamu idareleri otuz yıl süreyle, tasfiye ve iflâs idaresi memurları ise görevleri süresince, saklamak ve Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca istenilmesi halinde on beş gün içinde ibraz etmek zorundadır.”

İşverenler, işyeri sahipleri ve alt işverenler işyeri ile ilgili tüm defter ve belgeleri, istenilmesi halinde, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarına göstermek üzere, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak 10 yıl, kamu idareleri için 30 yıl süre ile saklamak zorundadırlar.

7. İşyeri Dosyalarının İşlemden Kaldırılması

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin “işyeri dosyalarının işlemden kaldırılması” başlıklı 34’üncü maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre; “ Özel nitelikteki inşaat işyerleri ile ihale konusu işyerleri hariç olmak üzere, kapanma, terk veya tasfiye olmadığı hâlde, işyerinde en az iki yıl süre ile sigortalı çalıştırılmadığı, işverenler tarafından bildirilen veya Kurumca tespit edilen işyeri dosyaları, sigortalı çalıştırılmaya son verilen tarih itibarıyla ünitece[11] Kanun[12] kapsamından çıkarılır.”

Kapanma, terk veya tasfiye olmadığı halde, işyerinde en az 2 yıllık bir süreden beri sigortalı çalıştırılmadığı, işverenler tarafından bildirilen veya Kurumca tespit edilen işyeri dosyaları, sigortalı çalıştırılmaya son verilen tarih itibariyle Ünitece işlemden kaldırılır.

 

III- İŞ MEVZUATINDA ZAMANAŞIMI-HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRELER

1. Ücret Alacakları

4857 sayılı İş Kanunu’nun “ücret ve ücretin ödenmesi” başlıklı 32’nci maddesinin son fıkrasına göre; “Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır.”

2. Hak Kazanıp Kullanılmayan Yıllık İzin Süresine Ait Ücret

4857 sayılı İş Kanunu’nun “sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti” başlıklı 59’uncu maddesinin birinci fıkrasına göre; “ İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar.”

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 425’inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “ Hizmet sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi hâlinde, işçinin hak kazanıp da kullanamadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı, hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihte işlemeye başlar.”

3. 7036 Sayılı Kanunla Yapılan Düzenlemeler

7036 sayılı Kanunla 4857 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 3 ve Geçici Madde 8’e göre;

“ İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti ve aşağıda belirtilen tazminatların zamanaşımı süresi beş yıldır.

a) Kıdem tazminatı.

b) İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat.

c) Kötüniyet tazminatı.

d) İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat”.

“ Ek 3 üncü madde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra sona eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında uygulanır.

Ek 3 üncü maddede belirtilen yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam eder. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, ek 3 üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3 üncü maddede öngörülen sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olur.”

Bu düzenlemeye göre; iş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun aşağıda belirtilen ücret ve tazminatlarda zamanaşımı süresi 5 yıldır.

- Yıllık izin ücreti,

- Kıdem tazminatı (önceden 10 yıl idi),

- İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat (önceden 10 yıl idi) ,

- Kötü niyet tazminatı (önceden 10 yıl idi),

- İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat (önceden 10 yıl idi).

Yukarıda yer alan kalemlerde geçerli olan 5 yıllık zamanaşımı süresi, 7036 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 25.10.2017 tarihinden sonra sona eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında da uygulanacaktır.

25.10.2017 tarihinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, 25.10.2017 tarihinden önceki hükümlere tabi olmaya devam edecek, ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, 5 yıllık süreden uzun ise, 5 yıllık sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş sayılacaktır.

 

IV-SONUÇ

Yukarıda yapılan açıklamalarda, iş ve sosyal güvenlik mevzuatında zamanaşımı ve hak düşürücü süreler aşağıda süreleri ile birlikte belirtilmiştir.

- Hizmet Tespitinde, 5 yıllık süre hak düşürücü süredir.

- SGK Alacaklarının Tahsilinde, 10 yıllık süre zamanaşımı süresidir.

- Yanlış veya Yersiz Olarak Alınan Primlerde, 10 yıllık süre hak düşürücü süredir.

- İş Kazası, Meslek Hastalığı, Vazife Malullüğü ve Ölüm Hallerinde Gelir ve Aylıklarda, 5 yıllık süre zamanaşımı süresidir.

- İdari Para Cezalarında, 10 yıllık süre zamanaşımı süresidir.

- İşyeri Kayıtlarının Saklanma Süresinde, 10/30 yıllık süre zamanaşımı süresidir.          

- İşyeri Dosyalarının İşlemden Kaldırılmasında, 2 yıllık süre hak düşürücü süredir.

- Ücret Alacaklarında 5 yıllık süre, zamanaşımı süresidir.

- Hak Kazanıp Kullanılmayan Yıllık İzin Süresine Ait Ücrette 5 yıllık süre, zamanaşımı süresidir.

- Kıdem Tazminatında 5 yıllık süre, zamanaşımı süresidir.

- İş Sözleşmesinin Bildirim Şartına Uyulmaksızın Feshinden Kaynaklanan Tazminatta 5 yıllık süre, zamanaşımı süresidir.

- Kötü Niyet Tazminatında 5 yıllık süre, zamanaşımı süresidir.

- İş Sözleşmesinin Eşit Davranma İlkesine Uyulmaksızın Feshinden Kaynaklanan Tazminatta 5 yıllık süre, zamanaşımı süresidir.

 

[1] http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.59a28cc4d8e070.39391447

[2] https://eksisozluk.com/hak-dusurucu-sure--575728

[3] https://eksisozluk.com/hak-dusurucu-sure--575728

[4] Kanunda belirlenmiş bazı şartların gerçekleşmesi ve yine kanunda gösterilen belirli bir sürenin geçmesi şartıyla ayni bir hakkın kazanılmasıdır.

[5] Belirli bir süre alacağına karşı kayıtsız ve ilgisiz kalmış olan alacaklının yasada saptanan sürenin geçmesi ile alacağını borçludan isteme ve dava hakkını kaybetmesidir.

[6] (SGK) Sosyal Güvenlik Kurumu kastedilmektedir.

[7] Gecikme Zammı, Nispet ve Hesabı

[8] Tahsil Zamanaşımı (Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.  Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.)

[9] Tahsil İmkânsızlığı Nedeniyle Terkin

[10] 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihi

[11] Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü/Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü kastedilmektedir.

[12] 5510 sayılı Kanun kastedilmektedir.