Son dönemde Borsa İstanbul’daki yatırımcı sayısında rekor düzeyde bir artış yaşandı. Eylül ayı itibariyle borsada işlem yapan yatırımcı sayısı 6 milyon kişiyi geçti. Oysa daha Mayıs ayında bu rakam 4,5 milyon civarındaydı. Borsa, 3 ay gibi kısa bir sürede 2 milyona yakın yeni yatırımcıyla tanışmış oldu.
Borsa’ya olan bu teveccüh, şirketleri de halka arz olmaya teşvik ediyor. Halka arz olan şirket sayılarına baktığımızda pandemiden bu yana rekor üstüne rekorlar kırıldığını görüyoruz. 2020 yılında sadece 8 şirket halka arz olmuşken, 2021 yılında tam 52 şirket borsaya açıldı. Geçen yıl 41 yeni şirket borsada işlem görmeye başlamışken, bu yıl ilk 7 ay itibariyle 24 şirket halka arz oldu ve halka arz büyüklüğü 32 Milyar TL’yi geçti. Yeni tamamlanan halka arzlar ve borsaya açılmayı bekleyen 50’den fazla şirketle birlikte bu yıl yeni bir rekor daha kırılabilir.
OVP Açıklandı
Türkiye'nin 2024-2026 yıllarına dair ekonomik beklentilerini içeren Orta Vadeli Program (OVP), Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni ekonomi yönetimi; OVP'yle birlikte önümüzdeki 3 yıl için makro ekonomik hedeflerini, özellikle enflasyon, istihdam ve büyüme üzerinden belirtmiş ve kamuoyuna ilân etmiş oldu.
Açıkçası, önceki OVP’lerin hiç böyle güçlü bir şekilde açıklandığını görmemiştim. Programı, bizzat sayın Cumhurbaşkanı ilân etti. Gerek Cevdet Yılmaz gerek Mehmet Şimşek tarafından yapılan açıklamalar ile Cumhurbaşkanı tarafından değinilen konularda tam bir söylem birliği mevcut. Cumhurbaşkanı aslında ekonomi politikalarının arkasında güçlü bir siyasi irade olduğunu göstermek istiyor.
Böyle bir yaklaşım, “Acaba Mart 2021’de Naci Ağbal’ın görevden alınmasına benzer bir kriz yaşanır mı?” endişelerini ortadan kaldırıyor. Tam bir uyum ve koordinasyon içinde çalışmaların yürütüldüğüne işaret ediyor. Verilen güçlü mesajlar ve kararlı bir duruş sergilenmesi, piyasalarda istikrar ve güven ortamının sağlanması bakımından gerçekten çok kıymetli.
OVP’deki Ekonomik Göstergeler Ne Söylüyor?
OVP’de yıl sonu enflasyona ilişkin tahmin %65 olarak açıklandı. Yıllık enflasyon 2024 için %33, 2025 için %15,2 ve 2026 için % 8,5 olarak tahmin ediliyor. Böylece tek haneli enflasyon rakamına 3 yılda ulaşılması hedefleniyor.
Ekonomik büyüme 2024-2026 döneminde yıllık %4 ilâ %5 arasında tahmin edilirken, yıl sonu işsizlik oranı %10,1 olarak tahmin edilmiş durumda. Beklentiler işsizliğin 2024 yılında bir miktar artabileceğini ama daha sonra tek haneli rakamlarda seyredeceğini ortaya koyuyor. Kur tahminleri ise oldukça dikkat çekici. Programa göre dolar kuru 2024 için 36,8, 2025 için 43,9 ve 2026 için 47,8 olarak öngörülüyor.
Verilen mesajları ve beklentileri şu şekilde özetleyebiliriz:
- Enflasyonla mücadele kolay olmayacak ve biraz daha sabretmek gerekecek.
- Türk parası değer kaybetmeye devam edecek. Dövizde aşağı yönlü hareket mümkün değil. Bu çerçevede ekonomi yönetiminin herhangi bir kur hedefi de yok.
- Enflasyonla mücadele edilirken büyüme ve istihdam hedeflerinden vazgeçilmeyecek.
OVP’nin Halka Arzlara Yönelik İçerdiği Mesajlar da Var!
İsterseniz borsanın ve halka arzların popülaritesini son yıllarda neden bu denli artırdığını tekrardan hatırlayalım.
Aslında her şey pandemiyle başladı. Türk lirasının değer kaybetmesi, artan fiyatlar, düşük mevduat faizleri, ağırlaşan ekonomik koşullar dolayısıyla alternatif gelir arayışları, dijital ortamda hızlı ve kolay bir şekilde işlem yapılabilmesi, çok küçük paralarla yatırım yapabilme imkânı...
İşte tüm bu faktörler borsada kırılan rekorların zeminini hazırladı. Enflasyon arttıkça, faizler düşük seviyede kaldıkça, döviz ve borsaya büyük bir yönelim oldu. Vatandaş özellikle borsaya büyük bir ilgi gösterdi. Eskiden maaşından artırdığı parayla çeyrek altın alan hane halkı, borsadan hisse alır oldu.
Bugün itibariyle çeyrek altın fiyatı 2700 lira civarında iken, siz 20-30 liraya büyük şirketlerin hisselerini satın alabiliyorsunuz. Yatırım hesabı açtıktan sonra çok süratli bir şekilde işlem yapabiliyorsunuz. İşte böylece yatırımcı sayısında patlama yaşandı.
Öte yandan şirketler de ağırlaşan ekonomik şartlar altında halka arz seçeneğine yöneldiler. Başarılı halka arzlar şirketlere ve yatırımcılara para kazandırdı. Kazananları görenler borsaya akın etti. Başarılı halka arzları ve artan yatırımcı sayısını gören şirketler de borsaya açılmak için daha da çok istekli oldular. İşte birbirini besleyen bu süreç, borsayı en cazip yatırım aracı haline getirdi.
Peki bunların OVP ile ne ilgisi var?
Şöyle ki; OVP’de açıklanan rakamlar ve ekonominin muhtemel seyri, borsayı cazip kılan koşulların bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor. Bu nedenle muhtemel halka arzlar yönünden OVP’nin verdiği mesajları iyi okumak gerekiyor.
Yani…
Öncelikle söylemeliyim ki; halka arz olmanın şirketlere çok büyük faydaları var. Şirketler halka arz yoluyla çok ucuza finansman sağlıyor, daha güçlü bir mâli yapıya kavuşuyor, prestij kazanıyor, kredibiletisini artırıyor ve çok daha profesyonel yönetiliyor. Borsaya açılma suretiyle, şirketlerin gelecek nesillere miras kalmasının adımları atılıyor.
Ancak halka arzların finansman sağlama yönü, şu ekonomik konjonktürde ihtiyaçlar hiyerarşisinde birinci sırada yer alıyor.
Bankalardan kredi bulmak zor mu? Evet, zor! Kredi geri ödemeleri şirketi finansal açıdan kırılgan hale getiriyor ve riskini artırıyor mu? Evet, öyle!
Oysa başarılı bir halka arzda bunların hiçbirisi yok. Şirket gerekli kaynağı herhangi bir vadede geri ödeme zorunluluğu olmaksızın çok ucuza sağlamış oluyor. Ayrıca şirketin mali tabloları çok daha kuvvetli bir yapıya kavuşuyor. Yani kaynak bulmanın zor olduğu ve belki de daha da zorlaşacağı bir dönemde, şirketler için halka arz seçeneği cazibesini koruyor ve koruyacak da.
Peki, yatırımcılar için borsaya teveccühü gerektiren şartlar korunuyor mu? Çoğunlukla, evet!
OVP’deki verileri esas aldığımızda yüksek enflasyonla yaşamaya devam edeceğimiz ortada. Türk lirasının değer kaybedeceği bir ortamda vatandaşlar tasarruflarını borsada değerlendirmek isteyebilirler. Merkez Bankası’nın yaptığı düzenlemelerle birlikte, bankaların mudilerine verdiği mevduat faiz oranları %35-%40 bandına ulaştı. Ancak bu getiri oranı halen enflasyonun ve borsanın hali hazırda sağladığı getirilerin çok altında.
Ayrıca KKM hesaplarını bozanların farklı eğilimleri çerçevesinde, yatırımcıların bir kısmı dövizde kalmaya ve bir kısmı TL mevduata yönelirken, bir kısım yatırımcı da soluğu borsada alabilir.
Borsamızın Gelişmesinden Korkmayalım!
Son zamanlarda özellikle sosyal medyada borsa yatırımcı sayısının artmasından rahatsızlık duyanların olduğunu görüyorum. Neymiş? Pazarda alışveriş yapan teyze, mahalledeki bakkal borsaya girmiş. Sıradan vatandaşın borsaya girmesini hakir gören bir zihniyetin ürünü olan eleştirileri takip ediyoruz.
Yahu, borsa zaten bakkalın, manavın ve emekli teyzenin de yatırım yapması için yok mu? Sermayenin tabana yayılması, küçük yatırımcının büyük şirketlere ortak olması bizim istediğimiz şey değil miydi?
Neymiş? Finansal okur yazarlığı olmayan yatırımcı güruhu, bilinçsiz tercihler yapıyormuş. Hiç hak etmeyen şirketler, haddinden fazla değerlenmiş.
Evet, olabilir.
Peki aracı kurumlar yatırım danışmanlığı hizmetini ne kadar iyi veriyor. Halkın, profesyonel uzmanlar tarafından yönetilen borsa yatırım fonlarından ne kadar haberi var? Kamusuyla özel sektörüyle sermaye piyasasının bütün aktörleri üzerine düşeni yapıyor mu? SPK, sosyal medyada halkı yanlış yönlendiren kişileri, manipülatörleri ifşa edip, ağır cezalarla cezalandırıyor mu? Yoksa biz mi görmüyoruz?
Kuralları doğru uygularsak, küçük yatırımcının bilincini artırmaya yönelik çalışmalar yaparsak, medya doğru yayınlar yaparsa, Devlet üzerine düşeni yaparsa; borsamızın büyümesinden ve yatırımcı sayısının artmasından korkmamız da söz konusu olmayacak.
Sağlıklı işleyen sermaye piyasaları; şirketlerimizi geliştirir, böylece ekonomimizi büyütür, küçük yatırımcılara tasarruflarını değerlendirme imkânı sağlar ve bu suretle adil bir gelir dağılımına katkı sunar.
Şu Eleştiriyi de Yapalım
Bundan tam 15 sene önce, yani 2008 yılında halka arz seferberliği adı altında bir çalışma başlatılmıştı. İstanbul Sanayi Odası, İMKB, SPK ve TOBB arasında bir protokol imzalanmış ve borsada işlem gören şirket sayısını arttırmayı amaçlayan bir organizasyonun adımları daha o zamandan atılmıştı. O zamanki hedef, 2023 yılına gelindiğinde halka açık şirket sayısının 1000’i bulması ve yatırımcı sayısının 8 milyona ulaşmasıydı. Geçen bunca sürede bir sürü sunum, ziyaret ve çalışma yapılmasına rağmen bu işte başarılı olunamadı.
Şimdi, bu çalışmaların bir eseri olarak değil de, pandemi sonrası süreçte yaşanan olağanüstü durum dolayısıyla borsaya açılan şirket sayısı bu denli artabildi. Yatırımcı sayısı ise son 3 ayda yaklaşık 2 milyon artmasına rağmen halen 8 milyon hedefinin uzağında.
Türkiye gibi büyük bir ülkenin borsasının hacmi, hem işlem gören şirketlerin büyüklüğü hem de yatırımcı sayısı bakımından daha da büyük olmalı.
Borsamızın nasıl birden bu kadar büyüdüğüne şaşırmak yerine, mevcut yapının sağlıklı bir şekilde işlemesine odaklanmamız gerekiyor. Yatırımcıların, “borsadan başka gidecek yer yok” güdüsüyle hareket etmesi yerine; değeri artan, temettü dağıtan şirketlere ortak olma güdüsüyle borsaya yönelmesini sağlamamız gerekiyor.
Borsamız büyümüş, işlem hacmi ve derinliği artmışken, bu yapıyı koruyalım, geliştirelim!