Fark Kontratları (CFD) ve Menkul Kıymet Sınıflandırması

Son yıllarda finansal okuryazarlığın artması, işlemlerin büyük bir hızla ve hatta cep telefonlarıyla bile yapılabilir hale gelmesi; sermaye piyasalarına olan ilgiyi ve işlem hacmini büyük ölçüde arttırdı. Yatırımcılar, birçok yeni piyasayla ve yatırım araçlarıyla tanıştı. Bu süreçte yatırımcıların ilgisini en çok çeken finansal araçlardan birisi de kısaca CFD olarak bilinen türev araç oldu. Türkçe tabiriyle ''Fark Kontratı” olarak ifade edilen CFD’ler; hisse senetleri, hisse senedi endeksleri, tahviller, döviz, altın, petrol ve emtialar gibi varlıklara fiziken sahip olmaksızın yatırım yapılmasına imkân sağlamaktadır.

CFD işlemlerinde, aracı kurum tarafından belirlenen kaldıraç oranı ile yatırımcılar, teminatlarının çok daha üzerindeki bir pozisyon büyüklüğünde işlem yapabilmektedir. Yatırımcı burada fiyat beklentisini satın almakta, örneğin hisse senedine fiziken sahip olmak yerine hisse senedinin gelecekteki fiyatı üzerine bir pozisyon açmaktadır. Sözleşmeye konu varlığın fiyatı ile varlığın sözleşme sırasındaki fiyatı arasındaki fark; sözleşme farkı olarak kâr veya zararı ifade etmektedir. Alınan pozisyona bağlı olarak, varlığın fiyatı yükseldiğinde kâr, fiyat düştüğünde zarar edilebilmektedir. Bu işlemler kaldıraçlı olarak yapıldığı için getiri ve risk düzeyi oldukça yüksektir.

CFD’lerden elde edilen gelirler, Gelir Vergisi mevzuatımıza göre menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmektedir. En son 2020 yılının Kasım ayında yapılan yasal düzenlemeyle menkul kıymetlerin vergilendirilmesinde temel düzenlemelerin başında gelen Gelir Vergisi Kanunu Geçici 67’nci maddesine bazı eklemeler yapıldı.  Yapılan yasal değişiklikle, kaldıraçlı alım-satım işlemlerinden elde edilen gelirler Geçici 67’inci madde kapsamına alındı. Kaldıraçlı işlemlerden elde edilen gelirler, 2021 yılı başından itibaren Geçici 67’nci madde kapsamında %10 gelir vergisi stopajına tabi bulunmaktadır.

Stopajın Dönemi ve Matrahı

CFD gelirlerinden geçici 67’nci madde kapsamında yapılan vergi kesintileri, üçer aylık dönemler itibariyle Maliye’ye beyan edilmektedir. Bu beyan, ilgili aracı kurum tarafından yatırımcı adına kesilen vergiler için yapılmaktadır. Zarar edilen dönem için zaten herhangi bir beyan söz konusu olmayacaktır. Ancak bir yatırımcı, bazı yatırımlarından kâr ediyor, bazılarından ise zarar ediyor olabilir. Değişik senaryolara göre yapılacak vergi kesintisinin matrahı da değişebilmektedir.

Farklı türden birçok menkul kıymet yatırımı olan yatırımcının vergi kesintisi matrahını belirlemek için gelir vergisi mevzuatında bir kural belirlenmiştir. Buna göre, stopaj beyan döneminde; yani üç aylık dönem içerisinde aynı türden menkul kıymetle ilgili olarak birden fazla alım satım işlemi yapılması halinde, stopaj matrahının belirlenmesi açısından bu işlemler tek bir işlem olarak dikkate alınmaktadır. Burada “aynı” menkul kıymet değil, “aynı türden” menkul kıymet tabirine özellikle dikkat etmek gerekir.  Zira hangi menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının “aynı türden” sayılacağı hususu, vergi matrahının, dolayısıyla ödenecek verginin belirlenmesinde hayati bir öneme sahiptir.  

Menkul Kıymet Sınıfları

Gelir Vergisi Kanunu’na bağlı düzenlemelere göre, aynı tür menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı sınıflandırılmasında esas alınmak üzere;

1- Sabit getirili menkul kıymetler,

2- Değişken getirili menkul kıymetler,

3- Diğer sermaye piyasası araçları,

4- Yatırım fonları katılma belgeleri

adları altında dört sınıf belirlenmiştir. Örneğin; hazine bonosu, devlet tahvili, kira sertifikası gibi menkul kıymetler sabit getirili menkul kıymetler olarak sınıflandırılmaktadır. Hisse senetleri, BİST’de İşlem Gören Varantlar ve Hisse Senedi Yoğun Fonlar gibi menkul kıymetler ise değişken getirili olarak kabul edilmektedir. Bu çerçevede sabit getirili menkul kıymetlere yapılan yatırım sonucunda ortaya çıkan zararla, değişken getirili menkul kıymetten elde edilen karlar birbirlerine mahsup edilemezler. Ancak mesela hisse senedine dayalı VİOP sözleşmelerinden oluşan zararlar ile varantlardan elde edilen kârlar, bu finansal araçlar değişken getirili menkul kıymetler olarak “aynı türden” sayıldığı için, tek bir işlem kabul edilir ve kâr-zarar mahsup edilerek aracı kurum tarafından vergi matrahı belirlenir.

CFD’ler Hangi Sınıfta Kabul Ediliyor?

Kaldıraçlı işlemleri stopaj kapsamına alan düzenleme yürürlüğe girince, aracı kurumlar tarafından, çeşitli konularda uygulama belirsizliklerini ortadan kaldırmak adına, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan görüş istenildi. Gelir İdaresi de kaldıraçlı işlemlerin vergilendirilmesindeki; kur farkları, alış maliyetleri, swap işlemlerindeki durum, zarar mahsubu ve CFD kontratları gibi çeşitli konulara bir yazıyla cevap verdi. Bu görüş yazısında CFD’lerle ilgili de özel bir bölüm bulunuyor. Bu bölümde, CFD’lerin hangi dayanak varlığı konu ediniyorsa, o dayanak varlığın bulunduğu sınıfta kabul edileceği belirtiliyor. Yani CFD’ler hisse senedi veya hisse senedi endeksleri üzerine yapılıyorsa “2- Değişken getirili menkul kıymetler” sınıfında kabul ediliyor. Ancak emtia, döviz ve benzeri menkul kıymetler üzerine yapılıyorsa, yapılacak gruplandırmada CFD’ler “3- Diğer menkul kıymetler” sınıfına dâhil oluyor.

BİST’te İşlem Görmeyen Hisse Senetlerine Dayalı CFD’ler

CFD’ler, dayanak varlığın hangi türden menkul kıymet olduğuna bağlı olarak sınıflanmaktadır. Hisse senetleri de değişken getirili menkul kıymet olduğu için, doğal olarak hisse senedine dayalı CFD’ler de değişken getirili menkul kıymet sınıfında olmalıdır. Maliye tarafından Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’ne (TSPB) verilen görüşte de aynı yaklaşım mevcuttur. Ancak burada çok önemli bir nokta var. Maliye’nin yaklaşımına göre, hisse senedi Borsa İstanbul’da işlem görmüyorsa, diğer menkul kıymet veya sermaye piyasası aracı olarak sınıflanacaktır. Maliye’nin TSBP’ye verdiği görüşte, CFD’lerle ilgili olarak dayanak varlığın yabancı hisse senedi mi yoksa BİST’de işlem gören hisse senedi mi olacağı detayına yer verilmemiştir. Ancak, yakında Gelir İdaresi özelge sisteminde yayımlanacak olan bir özelge, bu konuya açıklık getirmektedir. Özelgeye göre; yabancı hisse senetlerine dayalı CFD’ler “Diğer” sınıfında yer alacak, kâr-zarar mahsubu işlemleri bu belirlemeye göre yapılacaktır.

Aslında bu konu doğrudan CFD ile alakalı değildir. Çünkü CDF’ler dayanak varlığın bulunduğu sınıfa göre bir değerlendirilmeye tabi tutulmaktadır. Buradaki önemli nokta, özü itibariyle değişken getirili olmasına rağmen, BİST’te işlem görmeyen hisse senetlerinin “Değişken Getirili Menkul Kıymet” sınıfında kabul edilmemesidir.  Uygulamada da genellikle CFD’lerin dayanak varlığı BİST’te işlem gören hisse senetleri değildir. Bu işlemler neredeyse tamamen yabancı hisse senetlerine dayalı olarak yapılmaktadır. TSBP’ye verilen görüşte; yabancı hisse senedine dayalı CFD’lerden bahsedilmemiş, sadece hisse senedi ifadesi kullanılmıştır. Bu ifadenin yabancı hisse senetlerini de kapsayacak şekilde kullanıldığı düşünülse de, verilen özelge ile Maliye, BİST’te işlem görmeyen hisse senetlerini “Diğer Menkul Kıymet” olarak kabul ettiği görüşünü ortaya koymuştur.

Aynı yaklaşımı, aracı kuruluş varantlarıyla ilgili yapılan düzenlemede de görüyoruz. 282 No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde, aracı kuruluş varantlarıyla ilgili olan bölümde, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisse senedi ve hisse senedi endekslerine dayalı olarak ihraç edilen aracı kuruluş varantlarının hisse senetlerinin dahil olduğu değişken getirili menkul kıymetler sınıfında değerlendirileceği ifade ediliyor. Bu düzenlemede esasen “BİST’te işlem görme” ifadesi özellikle kullanılmış, hisse senetleri için BİST’te işlem görmek, değişken getirili menkul kıymet sınıfına dâhil olmanın bir şartı olarak görülmüştür.

Sözün Özü

Sonuç olarak; dayanak varlığın ait olduğu sınıfa göre gruplandırmaya tabi tutulan CFD’ler, yabancı hisse senetlerine dayalı olarak çıkarıldıkları için, tıpkı altın veya dövize dayalı CFD’ler gibi “Diğer menkul kıymet ve sermaye piyasası araçları” sınıfında kabul edilecektir. Aynı türden menkul kıymetle ilgili olarak birden fazla alım satım işlemi yapılması halinde, stopaj matrahının belirlenmesi açısından bu işlemler tek bir işlem olarak dikkate alınmaktadır. Dolayısıyla örneğin dövize dayalı CFD’den edilen kâr ile yabancı hisse senedine dayalı CFD’den oluşan zarar, birbirine mahsup edilecek ve oluşan net gelir, stopaj matrahını ifade edecektir.  Gelir Vergisi Kanunu Geçici 67’nci maddesi kapsamında stopaj sorumlusu olan aracı kurumlara duyurulur.


İsmail Vefa AK

Ortak, Yeminli Mali Müşavir

Diğer Makaleler