Bazı adımlar vardır; hükümetler atar, ama arkasında derin bir devlet aklı yatar. Bazı projeler vardır; yıllar öncesinden hayal edilir, ama gerçekleştirmek bir başkasına kısmet olur. Ve bazı icraatlar vardır; etkisini belki hemen göremezsiniz, ancak gelecek için atılmış büyük bir adımdır.

Önce Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), ardından Türk Yatırım Fonu…

Bunların, gelecek on yılları şekillendirecek büyük adımlar olduğuna yürekten inanıyorum.

ÖZAL’ın Hayaliydi

1991 yılı, dünya siyaseti için önemli bir dönüm noktasıydı. Sovyetler Birliği dağılmış; Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan gibi Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazanmışlardı.

Özal Cumhurbaşkanıydı. O dönemin Türkiye’si; Türk devletleriyle kültürel, ekonomik ve siyasal ilişkilerin geliştirilmesi için aktif bir dış politika izledi. Başta ABD olmak üzere Batı’yı ürkütmeden geliştirilen ilişkilerde Türkiye, henüz bağımsızlıklarını kazanmış Türk devletlerinin uluslararası kuruluşlarla bütünleşebilmeleri için elinden gelen her şeyi yaptı. Ortak kültürel miras ve soydaşlık temelinde; Türk devletlerinin dış ekonomik ilişkilerinde de etkin rol oynamak isteyen Türkiye, Türk devletlerinin doğal zenginliklerinin en iyi şekilde, karşılıklı menfaat çerçevesinde değerlendirilmesini hayal ediyordu.

Bu suretle, halklar yakınlaşacak, ortak ekonomik faydalar, ortak siyasi çıkarlara evrilecekti.

Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazandıktan hemen sonra ilk defa 1992 yılında, Turgut Özal'ın, yani Türkiye’nin liderliğinde Ankara'da bir araya geldiler. Bu zirve, tarihte belki de ilk kez altı bağımsız Türk devletinin başkanlarını bir araya getirmişti. Bu dev adımın, tam 20 yıl sonra Türk Devletleri Teşkilatı’na dönüşeceğini kim bilebilirdi.

Bu uğurda canla başla çalışan Turgut Özal; Nisan 1993’te yoğun bir programla Türk cumhuriyetleri gezisine çıktı. Beş Türk devletindeki gezilerini tamamlayarak Ankara’ya döndükten sadece iki gün sonra hayata gözlerini yumdu. Ölmeden önceki son icraatı, bugünlerin temellerini atmak içindi.

Çok Büyük Bir Potansiyel

İşte… Yıllardır süren çabalar meyvesini verdi ve Türk Yatırım Fonu (TYF) kuruldu. Geçtiğimiz yıl Türk Devletleri Teşkilatı’nın üyeleri tarafından kurulan fon, İstanbul’dan yönetilecek. Başta Türkiye olmak üzere, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın toplam ekonomik büyüklüğü 2 trilyon Dolara ulaşmış durumda. Bu ülkelerin toplam nüfusu 178 milyon!

Üye ülkelerin hepsinde müthiş doğal zenginlikler mevcut. Örneğin Türkmenistan’daki doğalgaz, dünya doğalgaz rezervlerinin %10’u kadar ediyor. Mesela Özbekistan… Özbekistan, altın madenleri bakımından dünyada dördüncü sırada. Yüzölçümü bakımından dünyanın 9’uncu büyük ülkesi olan Kazakistan’da ise toplam toprakların 4’te 1’i ekilebilir araziden oluşuyor. Tarım arazilerinin toplam büyüklüğü neredeyse Türkiye kadar.

Velhasıl; tarım, turizm, enerji gibi birçok alanda çok büyük potansiyele sahip bir ekonomik birliktelik söz konusu.

Türk Yatırım Fonu'nun Hedefleri

Türk Yatırım Fonu'nun misyonu nedir peki?

Odak noktası özellikle KOBİ’ler. TYF, KOBİ'lere finansman sağlayarak girişimciliği, büyümeyi, istihdam yaratmayı ve yenilikçiliği teşvik etmeyi amaçlıyor. Yani, bu fon sadece büyük yatırımcıları değil, aynı zamanda küçük işletmeleri ve yerel ekonomiyi de destekleyecek.

Bu fonun kapsadığı alanlar oldukça geniş. Tarımdan enerjiye, lojistikten turizme kadar birçok sektörde yatırım yapılacak. Özellikle tarımsal gıda ve sanayi, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji, bilgi ve iletişim teknolojileri, imalat sanayi gibi alanlar öncelikli. Ayrıca, kamu-özel ortaklığı projeleri, eğitim, sağlık, araştırma merkezleri gibi insani gelişmeyi destekleyecek yatırımlar da planlanıyor.

Özetle, Türk Yatırım Fonu, sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek hareket ediyor ve bu vizyon, inşallah geleceğin ekonomisini inşa edecek.

Son Sözlerim…

Değerli okurlarım, sözlerimi burada bitiriyorum.

Dünya; ticaret savaşları, bölgesel riskler ve tedarik krizleriyle boğuşurken, ekonomilerin dış etkenlere bu kadar açık ve birbirine bağımlı olduğu bir ortamda, Türk devletlerinin birbirlerinin menfaatlerini koruyan, sağlam bir ekonomik ve siyasi yapı inşa etmelerini umut ediyorum.

Türk devletlerinin 2040 vizyonu, TDT üyesi tüm hükümetlerin bu hedefe ulaşmak için kararlı adımlar atmasını gerektiriyor. Her bir hükümetin, bu vizyona erişmek için el birliğiyle çalışması ve çaba sarf etmesi şart. Türk devletlerinin birlikte hareket ederek, hem ekonomik hem de siyasi anlamda daha güçlü bir geleceğe adım atması adeta bir mecburiyet. Bu büyük potansiyeli doğru kullanmak, gelecek nesillere olan borcumuz!

 


İsmail Vefa AK

Ortak, Yeminli Mali Müşavir