Değerli Okurlarım!
Dün, Kahramanmaraş depreminin ikinci yıldönümünü hep birlikte idrak ettik. Türkiye, 6 Şubat 2023’te asrın felaketini yaşadı. 11 ilde, tam 13,5 milyon vatandaşımızı derinden etkileyen; canları, malları ve sevdikleriyle sınayan bir afetti bu.
Ben de İslahiye’deki akrabalarımdan kayıplar verdim. Çocukluk hatıralarımın saklı olduğu köydeki evimiz ise yerle bir oldu.
Depremin Maliyeti Büyük Oldu!
Bu felaket, sadece can kayıplarıyla değil, ekonomiye verdiği ağır hasarla da derin izler bıraktı. Depremin Türkiye’ye toplam maliyeti yaklaşık 104 milyar dolar olarak hesaplandı.
2023 yılında deprem harcamaları milli gelirin %3,7’sine ulaştı.
Deprem bölgesinde ihracat rakamları %13’lük bir düşüş sergiledi.
İşsizlik ise rekor seviyelere ulaştı. Hatay’da işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı %83 oranında artarken, bu artış Adıyaman’da %50, Kahramanmaraş’ta %46, Malatya’da ise %40 olarak gerçekleşti.
Yani bu felaket, bölge insanının sadece evini, iş yerini değil, geçim kaynaklarını da vurdu.
Ekonominin %10’u, Bütçenin %5’i
Türkiye’nin Gayrisafi Yurt İçi Hasılası 2022 yılında 15 trilyon lira, 2023 yılında ise 26 trilyon lira olarak gerçekleşti. Deprem bölgesindeki 11 ilin toplam ekonomik büyüklüğü ise 2022’de 1,5 trilyon lira, 2023’te ise 2,6 trilyon lira olarak ölçümlendi.
Henüz 2024 yılı verileri kesinleşmedi, ancak rakamlardan görüldüğü üzere deprem bölgesinin Türkiye ekonomisindeki payı %10 civarında.
Peki ya bütçe gelirleri?
2022 yılında Türkiye’nin toplam bütçe geliri 2,7 trilyon lira iken, deprem bölgesi illerinin bütçe gelirleri 131 milyar lira seviyesindeydi.
Yani bu illerin bütçe gelirleri içerisindeki payı deprem öncesinde neredeyse %5 civarındaydı. Deprem sonrasında bu 11 ilin bütçe gelirlerindeki payı %3,5’e gerilemiş bulunuyor. Yani bölge ekonomisi bütçeye katkı anlamında da zayıflamış durumda.
Deprem Sonrası Neler Yapıldı?
Devletimiz, deprem felaketinin ekonomiye olumsuz etkilerini azaltmak için birçok tedbiri hayata geçirdi.
Deprem bölgesinde; altyapı ve üstyapı çalışmaları için gerekli kaynağın sağlanması amacıyla “Afet Yeniden İmar Fonu” adında bir fon kuruldu.
Riskli alan, rezerv alan ve riskli yapı maliklerine konut ve işyeri yapım kredisi verildi.
Zarar gören çiftçilerin Hazine destekli kredi ödemeleri faizsiz olarak ertelendi.
Yürürlüğü sona eren DASK poliçeleri, prim tahsilatı ertelenerek otomatik olarak yenilendi.
İşverenlerce depremzedelere yapılan ayni yardımlar ile toplam tutarı 50.000 lirayı geçmeyen nakdi yardımlar, sigorta primi, gelir vergisi ve damga vergisinden istisna edildi.
Mücbir sebep ilan edilerek vergi ve SGK prim ödemeleri ertelendi.
Ekonomik aktiviteye geri dönen mükellefler için de faizsiz taksitlendirme imkanları getirildi. Bugün normalde, gecikmiş vergi borçları için aylık %4,5, yıllık ise %54 faiz uygulanırken, deprem bölgesindeki mükelleflere 24 aya kadar faizsiz ödeme kolaylığı tanınıyor.
Böylece deprem bölgesindeki işletmeler iki yıl daha nefes alacak.
Malatya’daki İzlenimlerim
Geçen hafta birkaç günlüğüne Malatya’ya gittim. Yıllar önce askerliğimi Malatya’da yapmış, bu güzel memlekette birçok güzel dost edinmiş, nice mutlu hatıralar biriktirmiştim.
Ziyaretim sırasında şehirdeki sanayicilerle ve esnafla görüşme fırsatı buldum. Deprem konutlarının teslim edildiğini, şehir merkezindeki eski çarşının yeniden inşa edildiğini, dükkanların işlemeye başladığını görmek moralimi bir hayli düzeltti.
Maliye’den çok kıymetli abimiz, Malatya Defterdarımız Nazmi Bey’le de görüştüm. İldeki genel durumu, vergi mükelleflerine sağlanan kolaylıkları anlattı. Mükellefler, artık yavaş yavaş vergi ödeyebilme noktasına gelmiş.
Ekonomik aktivite arttıkça vatandaş iş yapıyor, dükkanlar işliyor. Otellerin doluluk oranları hiç de fena değil. Tabii, çok büyük bir canlanmadan söz etmek zor. Ancak işler yavaş yavaş rayına oturuyor gibi.
Son Sözlerim
Dün Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un açıklamalarını takip ettim. Deprem sonrası süreçte gerçekten büyük adımlar atıldı. Bugün itibariyle deprem bölgesine 2 trilyon liradan fazla yatırım yapıldı, 201 bin konut teslim edildi. 2025 sonunda tüm deprem konutlarının tamamlanması bekleniyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu süreçte gerçekten büyük bir iş çıkardı.
Aynı şekilde, Türk Maliyesi de bu büyük felaketin altından kalkmayı başardı.
Evet…
Deprem sonrasında malzemeden çalan müteahhitlere, kanunsuz işlere göz yuman yetkililere veryansın ettik, çok kızdık. Çarpık kentleşmeye, vatandaşın canını hiçe sayan zihniyete isyan ettik. Bolu’daki yangın faciasının acıları da daha çok taze. Aynı öfkeyi, isyanı burada da yaşadık.
Felaketlerin ne zaman ve nerede yaşanacağını bilemeyiz. Ancak gerekli tedbirleri almak bizim elimizde.
Bütün bu felaketler bize tüm açıklığıyla şu gerçeği gösteriyor:
Güçlü kurumları, sağlam bir planı ve kriz yönetimi olan bir devlete sahip olmak hayati bir mesele imiş. Kuralları doğru, adaletli ve tavizsiz uygulayan bir devlete sahip olmak da öyle!
Aslında bu ihtiyacı yalnızca depremde değil, pandemide de hissetmiştik. İnsan, savaşlarda, salgın hastalıklarda ve büyük felaketlerde güçlü bir devlete ne kadar muhtaç olduğunu en acı tecrübelerle öğreniyor.
Komşu ülkelerde yıllardır süregelen kaosu hepimiz görüyor ve devletin önemini, kıymetini daha iyi anlıyoruz.
Hatalardan ders çıkarmak, devlet mekanizmasını, devletin kurumlarını en kusursuz haliyle işletmek ve bu ideale hizmet etmekten başka çaremiz yok.
Allah memleketimizi her türlü afetten, felaketten korusun. Devletimize zeval vermesin!