Yakın bir tarihe kadar Borsamız, ülke ekonomisinin büyüklüğüne kıyasla oldukça sığ, yatırımcı sayısı da nispeten az olan bir mecraydı. Ancak son yıllarda halka arz edilen şirket sayıları rekor seviyelerde gerçekleşmeye başladı. Borsa tarihinde en yüksek halka arz rakamına 1990 yılında ulaşılmış ve o dönemde 35 şirket halka arz olmuştu. 2021 yılında ise tam 52 şirket borsada işlem görmeye başladı ve tüm zamanların rekoru kırılmış oldu. Geçtiğimiz yıl, tam 40 şirket Borsa’ya açıldı.
Yatırımcı sayılarındaki artış da gerçekten inanılmaz seviyelerde. Yalnızca geçtiğimiz sene, tam 1,4 milyon yeni yatırımcı Borsa’ya giriş yaptı. Borsamızın kuruluşundan 2020 yılına, yani sadece 3 sene öncesine kadar toplam yatırımcı sayısının 1,1 milyon civarında olduğunu düşünürsek, pandemiyle birlikte yaşanan artışa, rekor demek bile az kalır. Hâli hazırda yatırımcı sayısı neredeyse 4 milyona ulaşmış durumda.
Yatırımcı Sayısındaki Artış Manipülatörlerin İştahını Kabartıyor
Son günlerde Borsa İstanbul'da sert dalgalanmalar meydana geliyor. Geçen hafta perşembe günü BIST 100 endeksi tamı tamına %7’den fazla bir kayıpla günü tamamladı. Hemen ertesi gün yapılan alımlarla birlikte, endeksin günlük yükselişi tek bir günde %4,5’i aştı. Bu seviyelerdeki dalgalanmalar gerçekten çok tehlikeli ve büyük mağduriyetlere de yol açabilir. Bu durum ne yazık ki Borsamıza olan güveni sarsıyor ve sağlıksız bir yatırım iklimi meydana getiriyor.
Son dönemde borsadaki yabancı yatırımcı sayısı azalırken, yerli ve bireysel yatırımcı sayısında çok büyük bir artış yaşandı. Bu artışla birlikte genel olarak, finansal okur yazarlığı gelişmemiş olan, gündemdeki haber akışlarını ve dedikoduları takip ederek hisse alım-satımı yapan büyük bir yatırımcı kitlesi meydana gelmiş oldu. Sosyal medya aracılığıyla, özellikle Twitter’da ne idüğü belirsiz birçok hesap, halkı yanlış yönlendiriyor. Bu hesaplardan; “sizi zengin edecek hisseleri çok yakında paylaşacağım, takipte kalın” kabilinden tivitler atılıyor. İşin ilginç yanı, bu manipülatörlere inananlar ve onların dediklerine göre alım-satım yapanlar da bir hayli fazla. Whatsapp veya Telegram uygulamalarından gruplar kuruluyor, hisse fiyatlarına ilişkin uçuk beklentiler, güvenmesi zor ve şüpheli bilgiler yayılıyor.
İşte bu ortam, borsa manipülatörlerine gayet uygun bir hareket alanı yaratıyor. Birileri, yalan yanlış haberlerle veya bazı hisseleri yoğun şekilde alıp satmak suretiyle bireysel yatırımcıyı, yani vatandaşı kitleler halinde yanlış yönlendiriyor.
Manipülasyon Büyük Bir Suç
Sermaye Piyasası Kanunu’na göre manipülasyon, “piyasa dolandırıcılığı” olarak isimlendirilmekte ve hapis cezası gerektiren bir suç olarak tanımlanmakta. Bu suçun iki farklı şekilde işlenebileceği kabul edilmiş. Birincisi, yanıltıcı işlem yapmak; ikincisi ise yalan-yanlış haberler yaymak.
Birincisinde; fiyat değişimlerine, hisselerin arz ve taleplerine ilişkin yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandırmak amacıyla alım-satım yapanlar, 3 ilâ 5 yıl hapis ve adli para cezasına çarptırılıyor.
İkincisinde ise; fiyatları veya yatırımcı kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber ve yorum yapanlar da, yine 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası alıyorlar.
Borsa İstanbul Tarafından Alınan Tedbirler
Borsa’da sert dalgalanmaların meydana geldiği ve satışların ağırlıkta olduğu dönemlerde, bazı kural ve tedbirler devreye giriyor. Son dönemde devre kesici veya yukarı adım kuralı gibi tabirleri çok fazla duymaya başladık. Devre kesici, Borsa İstanbul tarafından alınan önlemlerden biri. Fiyatlar önceden belirlenmiş seviyelerin üzerine çıktığında devre kesici otomatik olarak devreye giriyor ve alım-satım işlemleri bir süreliğine duruyor. Devre kesici hisse senedi bazında ayrı ayrı uygulandığı gibi, endekse bağlı olarak da uygulanabiliyor. Mesela geçen hafta Perşembe günü Borsa’daki sert dalgalanmalar neticesinde, endekse bağlı devre kesici sistemi devreye girmişti.
Açığa Satış Yukarı Adım Kuralı
Borsa İstanbul dün de, yukarı adım kuralı adı verilen bir uygulamayı başlattığını duyurdu. Bu kural, hisse senetlerinde açığa satış nedeniyle yaşanan düşüşleri azaltmak amacıyla başvurulan bir uygulama. Bu kuralı anlamak için önce açığa satış kavramını tanımlamamız gerekiyor.
Açığa satış, sahip olunmayan hisse senedinin ödünç alınmak suretiyle satılması anlamına geliyor. Yani satıcı, elinde olmayan hisse senetlerini satıyor. Bu işlem sadece BIST 50 hisselerinde uygulanabiliyor. İşlemin yapılabilmesi için, bir aracı kurumla kredili hisse alım ve hisse açığa satış sözleşmesi imzalamak gerekiyor. Böylece portföyünüzde olmasa bile, eğer hisse fiyatının düşeceğine inanıyorsanız, mevcut fiyattan açığa satış yapabiliyorsunuz. Hisse senedinin fiyatı da gerçekten düşer ve siz de bu düşük fiyattan hisseyi alıp yerine koyarsanız, aradaki fiyat farkı sizin kârınız oluyor. Ancak açığa satış işleminde her koşulda kâr edilmiyor. Açığa satış yaptığınız hissenin fiyatı yükselirse, o zaman siz daha yüksek fiyattan bu hisseyi almak ve zarar etmek durumunda kalabiliyorsunuz.
İşte Borsa İstanbul bugün itibariyle açığa satış işlemlerinde yukarı adım kuralını uygulamaya başladı. Bu kural, hissenin en son gerçekleşen işlem fiyatından daha yüksek bir fiyat üzerinden satılması anlamına geliyor. Mesela BIST 50’de yer alan A hissesinin anlık satış fiyatı 30,75 ise, yukarı adım kuralına uygun olması için açığa satış emrinin örneğin 30,78 üzerinden verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde emirler borsaya iletilemiyor.
SPK da Açıklama Yaptı
Geçtiğimiz günlerde Borsa’da meydana gelen dalgalanmalardan sonra dün SPK resmî Twitter hesabı aracılığıyla bir basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada SPK, piyasa bozucu eylemlere karşı gözetim ve denetim faaliyetlerini sürekli olarak yerine getirdiğini, sermaye piyasasının güven ve istikrarını bozacak eylemlerle ilgili gerekli cezai yaptırımların uygulanacağını vurguladı.
Geçen hafta yayımlanan SPK Bülteni’nde de 15 web sitesine erişim engeli getirildiği ve 3 tüzel kişiye de toplam 209 bin lira ceza verildiği duyuruldu.
Para Cezaları ve Diğer Tedbirler Caydırıcı Olmuyor
2023 yılıyla birlikte seçim maratonuna hızlı bir giriş yapmak üzereyiz. Siyasi kulislerde seçimlerin Nisan ayında yapılacağına dair haberler dolaşıyor. Başlı başına seçim haberleri bile borsada alım-satım yönünde farklı kararların oluşmasını etkileyebilir.
Yükselen enflasyon, düşük faiz oranı ve dövizdeki denge uzun bir süredir yatırımcıları borsaya yöneltiyordu. Son dönemde enflasyonun düşüyor olması da yine borsa yatırım kararlarını etki edebilir.
BDDK ve Merkez Bankası tarafından ardı ardına bankaların bilançolarını etkileyecek düzenlemeler yayımlanıyor. Bu kurumlar tarafından alınan kararların da bankacılık hisse senetleri ve dolayısıyla borsa endeksi üzerine etkileri görülebilir.
Velhâsıl, bütün bunları birlikte değerlendirdiğimizde, borsada dalgalanmaların daha fazla olabileceği bir döneme girdiğimizi düşünüyorum.
Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıyı koruyacak ve dalgalanmaları azaltacak tedbir ve kuralları devreye alması, SPK’nın da yaptığı duyurularla adeta “ben buradayım” demesi, bütün işlemleri kontrol ediyor ve gözetliyor olduğu mesajını vermesi, son derece önemli. Ancak ne kadar sıkı tedbirler alınırsa alınsın, cezalar caydırıcı olmadığı müddetçe, gerçek mânâda yatırımcının korunamayacağı kanaatindeyim. Zira dolandırıcılığı göze almış manipülatörler, belki de manipülasyon sayesinde ödedikleri para cezasından çok daha fazla bir haksız kazanç elde edebiliyor. Hürriyeti bağlayıcı cezalar uygulanmadığında, dolandırıcılığı huy edinmiş ve nasıl yapılacağını çok iyi bilen kimseler, dolaylı yollardan bu işlemleri yapmaya devam ediyorlar.
Dolayısıyla borsadaki hacmin bu denli arttığı ve artık borsanın bir memleket meselesi haline geldiği şu günlerde, daha sıkı tedbirlerle birlikte daha sert ve caydırıcı cezaların da uygulanması şart.
Tavsiye ve Temennilerim
Milyonlarca yatırımcısı olan borsamız, bugünlerde çok fazla konuşulur hale geldi. Öyle ki, artık iktidarıyla muhalefetiyle, siyasi mecralarda da gündemi işgal etmeye başladı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonominin başarısı borsadaki olumlu gelişmelerle açıklanıyor. Veyahut muhalefet küçük yatırımcıyı koruyan söylemleri gündeme getirerek, borsa gündemini siyasi arenaya taşıyabiliyor. Siyasi söylem ve çekişmelere konu olan bir borsa, bozulan imajıyla yatırımcısına ne kadar sağlıklı ve güvenilir bir yatırım ortamı sunabilir?
Oysa sağlıklı işleyen bir borsa, şirketlerin gerçek durumunu yansıtan ve böylece ekonominin gidişatını gösteren çok önemli bir parametre olabilir. Türkiye’nin hedefi, bugün 4 milyonu bulan yatırımcı sayısının bir gün 10 milyonu aşması olmalı. İnsanlar güven ve istikrar ortamı içerisinde borsaya yatırım yapabilmeli, sermaye böylece tabana yayılmalı, bu durum da adil bir gelir dağılımına hizmet etmeli.
Sermaye piyasalarının çok eski tarihlere dayandığı ABD’de bugün nüfusun çok önemli bir kısmı ağırlıklı olarak fonlar aracılığıyla hisse senedi yatırımcısı durumunda. ABD’de pandemi sonrası borsa çok hızlı yükseldi ve birçok çalışan bu gelişmelerden sonra erken emeklilik kararı aldı. Zira istihdamdaki daralmaya rağmen, borsadaki yükselişler ve sağlıklı bir yatırım ortamı, insanların borsaya odaklanmalarına ve hayatlarını idame ettirecek geliri oradan elde etmelerine vesile oldu.
Türkiye’nin bu konuda daha alacağı çok yol var. Dilerim daha geniş bir yatırımcı kitlesinin borsaya yatırım yaptığı, dalgalanmaların daha az olduğu, küçük yatırımcıların korunduğu ve manipülatörlerin caydırıcı cezalara çarptırıldığı bir yatırım iklimine en kısa sürede kavuşuruz.
Son olarak… Ülkemizde, bireysel yatırımcıların büyük çoğunluğunun finansal analiz kabiliyeti bulunmuyor. İnsanlar, yoğun çalışma hayatı içerisinde halka açık şirketleri incelemeye imkân ve zaman da bulamıyorlar. O yüzden mağduriyet yaşamamak adına, bireysel yatırımcıların mutlaka yatırım fonu veya emeklilik fonları aracılığıyla yatırım yapmalarını tavsiye ediyorum.