Kıymetli okurlarım!
Ülkemizin dört bir yanındaki milyonlarca çalışanın heyecanla beklediği karar nihayet verildi. Asgari ücret 17 bin 2 lira oldu. Alınan bu kararla brüt asgari ücret 20 bin 2 liraya, işveren maliyeti ise 23 bin 502 liraya yükseldi. İşveren desteği ise 700 lira olarak belirlendi.
Asgari ücret kararını her zamanki gibi merakla bekledik, süreci yakından takip ettik.
Neden mi?
Çünkü asgari ücret toplumun tamamını yakından ilgilendiren bir konu. Alınan karar; yaşam standardından ekonomiye, iş dünyasından sosyal dengeye kadar birçok alanda büyük etkileri de beraberinde getiriyor.
Asgari ücret kararı, bir taşın suya atılması gibi dalga dalga yayılır. İşverenler maliyetlerini yeniden değerlendirirken, çalışanlar aile bütçelerini gözden geçirirler. Ekonomi uzmanları, bu kararın toplumun genel ekonomik dengesi üzerindeki etkilerini analiz ederler.
Neyse ki heyecanlı bekleyiş dün akşam itibariyle son bulmuş oldu.
PEKİ NEDİR BU ASGARİ ÜCRET?
Asgari ücret esasen çalışanlara ödenebilecek en düşük ücret seviyesini ifade ediyor. Çalışanın rızasıyla bile olsa, asgari ücret altında maaş verilemiyor. İş Kanunumuza göre; Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen asgari ücretten daha düşük bir ücret ödenmesi durumunda, işverenler idari para cezasına çarptırılıyor.
Ücretli kesimin ülke refahından hak ettiği payı alması bakımından asgari ücretin seviyesi çok önemli. Ancak asgari ücret seviyesi, ücretlinin minimum ücret düzeyini göstermenin çok ötesinde anlamlar da ifade ediyor. Değişik birçok kanunda, asgari ücret gösterge kabul edilerek çeşitli hak ve yükümlülükler belirleniyor.
MALİ MEVZUATTA YER ALAN BİRÇOK PARASAL SINIR ASGARİ ÜCRET SEVİYESİNE GÖRE BELİRLENİYOR
Örneğin esnaf muaflığı… İş yeri açmadan, evlerde el emeğiyle ürettikleri malları satan kişiler esnaf muaflığı kapsamında gelir vergisi ödemiyor. Özellikle ev hanımlarının yararlandığı bu muafiyet için, yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarının asgari ücretin yıllık brüt tutarından fazla olmaması gerekiyor.
Bir başka örnek daha verelim.
Kadın çalışanlara yapılan ve gelir vergisinden istisna olan kreş yardımlarının sınırı da asgari ücret seviyesiyle çiziliyor. İstisnaya konu kreş yardımı, asgarî ücretin aylık brüt tutarının yarısıyla sınırlı.
Gelir vergisi beyannamesi üzerinde gelirlerden indirimi yapılan şahıs sigorta primlerinin üst sınırı da yine asgari ücretle çiziliyor. İndirime konu sigorta primlerinin tutarı asgari ücretin yıllık tutarını aşamıyor.
Kısacası, asgari ücretin artmasıyla vergi kanunlarında belirlenen istisna ve indirimlerin sınırları da artmış oluyor.
Bu durum, devletin istisna ve indirimler suretiyle, daha fazla tutarda vergi gelirinden vazgeçmesi anlamını taşıyor. Yani asgari ücretin artmasının bütçeye bir yük getirdiğini söyleyebiliriz.
SİGORTA MEVZUATINDA DA SINIRLAR DEĞİŞİYOR
Tabi, sadece vergi değil, sigorta mevzuatında da birçok parasal sınır asgari ücrete göre belirleniyor.
Örneğin aylık toplamı asgari ücretin %30’unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payı tutarları, kazanca dahil edilmeyip, sigorta priminden istisna oluyor.
Ayrıca SGK tarafından verilen idari para cezaları da yine asgari ücrete göre belirleniyor. 5510 sayılı Kanun’da kurumca verilecek idari para cezaları “asgari ücretin yarısı, asgari ücretin 5 katı, asgari ücretin 2 katı...” gibi parasal sınırlara tâbi.
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
ASGARİ ÜCRET SADECE MAVİ YAKALILARI DEĞİL, BEYAZ YAKALILARI DA YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR
Gelir Vergisi Kanunu’na göre; asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra, kalan tutara isabet eden ücretlerden vergi alınmıyor. Bu durum işverenin üzerindeki vergi yükünün azalmasına, çalışanın eline daha fazla net maaş geçmesine imkân sağlıyor.
Ülkemizde mavi yakalı olarak bilinen, yüksek öğrenimi bulunmayan ve nitelikli olmayan işlerde çalışan milyonlarca asgari ücretli var. Yapılan asgari ücret zammının zaten bu kimselere doğrudan olumlu bir katkısı olacak. Ancak zam miktarı, daha nitelikli işlerde çalışan ve beyaz yakalı olarak tabir edilen çalışanları da oldukça yakından ilgilendiriyor. Zira onların da asgari ücrete isabet eden gelirleri vergiden istisna olacak.
Belirlenen asgari ücret tutarına göre 2024 Ocak ayında örneğin 40 bin lira maaş alan bir ücretlinin maaşının 17.002 lirasından gelir vergisi alınmayacak. Aşan kısım artan oranlı gelir vergisi tarifesine göre vergiye tâbi bulunuyor.
PERSONEL MALİYETLERİ DE ARTACAK
Asgari ücret zammının çalışanlar adına olumlu etkiler meydana getireceğinde şüphe yok. Zira asgari ücret 2023 Ocak ayına kıyasla yaklaşık %100, Temmuz ayına kıyasla yaklaşık %50 artmış durumda.
Hatırlarsanız Merkez Bankası daha önce %33 olarak tahmin ettiği 2024 yılı enflasyon beklentisini %36’ya yükseltmişti. Mehmet Şimşek'in asgari ücret artışının hedeflenen enflasyona göre yapılması gerektiğine ilişkin sözlerini düşündüğümüzde takriben %40’lık bir artışla asgari ücretin 16 bin lira olması bekleniyordu.
Anlaşılan bu tutar üzerine bir de “Cumhurbaşkanı zammı” yapıldı. İşçi sendikalarının beklentisi olan 18 bin lira ücret tutarı ile hedeflenen enflasyon oranındaki artışın arası bulunmuş oldu diyebiliriz.
Ancak asgari ücret artışının genel ücret düzeyini artırdığı gerçeğini de hatırlamak gerekiyor. Asgari ücretin bu seviyeye çıktığı durumda, işverenler beyaz yaka çalışanlarına da en az bu oranda zam yapmak durumunda kalacak.
YÜKSEK ASGARİ ÜCRET KAYIT DIŞI İSTİHDAMA SEBEP OLMASIN
Asgari ücret kararları, emeği korumaya yönelik olarak alınıyor. Ancak yüksek ücret düzeyinin, işverenleri kayıt dışı işçi çalıştırmaya sevk edebileceğini de unutmayalım. Ülkemiz son yıllarda giderek artan bir göçmen nüfusu barındırmakta. Herkesçe malum olduğu üzere, göçmenler çok düşük ücretlere çalışmaya razı olabiliyorlar.
Asgari ücretin yüksek belirlenmesi ve denetimlerin iyi yapılmaması, kayıt dışı istihdamın artmasına neden olabiliyor. İşverenler, kayıt dışı olarak ve düşük ücretle çalışmaya razı olan göçmen işçilere yönelebiliyorlar. Bu durum yerli işçilerin iş bulmasını zorlaştırdığı gibi, prim kaybı nedeniyle sosyal güvenlik sistemini bozucu etkilere de sebep olabiliyor.
Bu etkenlere bakıldığında, belirlenen asgari ücret artışının dengeli ve makul seviyede olduğunu düşünüyorum.
BU ARTIŞ ENFLASYONA OLUMSUZ ETKİ YAPACAKTIR
Evet, asgari ücret; mali mevzuattaki parasal sınırlardan enflasyona ve emek piyasasına kadar birçok alanı, birçok konuyu ilgilendiriyor.
Ücretlilerin refahtan daha çok pay alması, vatandaşlara enflasyonun üzerinde bir refah payı sağlanması çok önemli. Ancak genel ücret düzeyinin artmasının, işverenlerin maliyetlerini, dolayısıyla genel maliyetleri ve fiyat düzeyini artırması söz konusu.
Önümüzdeki aylarda enflasyon oranlarında dikkate değer düşüşler bekleniyor. Ancak genel ücret düzeyinin yükselmesiyle, işverenlerin bu maliyetleri ürettikleri ürünlerin fiyatlarına yansıtmaları da kaçınılmaz.
Bu nedenle en önemli meselemizin enflasyon olduğunu unutmadan, itidalli bir şekilde hareket etmek gerekiyor.
Enflasyonu tetikleyecek bir asgari ücret artışının, vatandaşın gelirinin enflasyon karşısında erimesini beraberinde getireceğini unutmamamız gerekiyor.
Bu değerlendirmeler ışığında yapılan bu zammın enflasyonu bir miktar tetikleyeceğini değerlendiriyorum. Umarım etkisi sınırlı düzeyde kalır.
SON SÖZLERİM
Asgari ücret meselesi; yüksek enflasyon ve seçim dönemlerinin çakışmasıyla birlikte gündemimizi uzun zamandır normalden fazla bir şekilde meşgul etti. Ücret düzeyinin artması enflasyona elbette olumsuz etki yapacaktır. Ancak hayat pahalılığının geldiği nokta da belli.
Cumhurbaşkanımızın; “Vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz.” şeklindeki beyanatları halen akıllarda. Yapılan asgari ücret zammının bu anlayışla yapıldığı âşikar.
Alınan bu kararın memlekete hayırlar getirmesini temenni eder, 2024 yılının milletimiz adına güzelliklerle dolu bir yıl olmasını yüce Allah’tan niyaz ederim.